Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SUSTAYA KALKMAK : Turkish Turkish

(köpek) susta durmak

SUSTURMA : Turkish Turkish

susturmak eylemi, °ilzam

SUSTURMAK : Turkish Turkish

susmasını sağlamak, susmasına neden olmak

SUSTURMAK : Turkish Turkish

verdiği karşılıkla ya da yaptığı bir davranışla birini artık söz söyleyemeyecek bir duruma getirmek, °ilzam etmek

SUSTURMAK : Turkish Turkish

etkisini, gücünü azaltmak, gidermek, bastırmak

SUSTURUCU : Turkish Turkish

susmasını sağlayan, susmasına neden olan

SUSTURUCU : Turkish Turkish

patlamalı ya da tepkili motorlarda, yanmış gazların dışarıya atılmasından doğan gürültüyü önlemeye, azaltmaya yarayan aygıt, °egzos

SUSTURUCU : Turkish Turkish

ateşli bir silahın patlama gürültüsünü azaltan düzenek

SUSTURULMA : Turkish Turkish

susturulmak eylemi

SUSTURULMAK : Turkish Turkish

susması sağlanmak, konuşması önlenmek

SUSTURULMAK : Turkish Turkish

aldığı karşılıkla artık söz söyleyemeyecek bir duruma düşürülmek

SUSUŞ : Turkish Turkish

susmak eylemi ya da biçimi

SUSUZ : Turkish Turkish

suyu olmayan, suyu bulunmayan

SUSUZ : Turkish Turkish

suyu çok az olan

SUSUZ : Turkish Turkish

yağmursuz, kurak geçen

SUSUZ : Turkish Turkish

susamış olan

SUSUZ : Turkish Turkish

su olmadan

SUSUZLUK : Turkish Turkish

susuz olma durumu, kuraklık

SUSUZLUK : Turkish Turkish

susamış olma durumu

SUT : Turkish Turkish

eskiden kimi bitkilerden, bugün sodyum klorürden elde edilen sodyum karbonatın ticaretteki adı (na6co6)

SÜT ASİDİ : Turkish Turkish

laktik asit

SÜT ÇEKMEK : Turkish Turkish

ir özelliği akrabalarına benzemek

ŞUT ÇEKMEK : Turkish Turkish

topu kaleye atmak

SÜT ÇOCUĞU : Turkish Turkish

sütle beslenen çocuk

SÜT DANASI : Turkish Turkish

yeni doğmuş, daha süt emen dana