Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
SUYU GÖRÜNCE TEYEMMÜM BOZULUR : Turkish Turkish

ir zorunluk dolayısıyla yolsuz yapılmakta olan bir işin, bu zorunluk ortadan kalkınca gereği gibi yapılmak için yeni baştan ele alınması gerekir

SUYU ISINMAK : Turkish Turkish

genellikle kötü olan sonu yaklaşmak ya da gelmek

SUYU SELİ KALMAMAK : Turkish Turkish

(sulu yemeklerin) kaynaya kaynaya hiç suyu kalmamak

ŞÜYU, -U : Turkish Turkish

herkesçe duyulma, yayılma

SUYUK : Turkish Turkish

organizmanın (kan, lenf gibi) sıvı bölümü

SUYUKÇULUK : Turkish Turkish

organizmadaki hastalık belirtilerini suyukların bozukluğuna bağlayan tıp öğretisi

SÜYÜM : Turkish Turkish

ığneye geçirilen bir sap iplik

SUYUN AKINTISINA GİTMEK : Turkish Turkish

olayların ya da durumun gelişmesine göre davranmak, uymak

SUYUN BAŞI : Turkish Turkish

kaynak

SUYUN BAŞI : Turkish Turkish

en çok yarar sağlanacak yer

SUYUN BAŞI : Turkish Turkish

ir işin asıl sorumlularının bulunduğu yer

SUYUNA TİRİT : Turkish Turkish

aştan savma, değersiz, özensiz

SUYUNCA GİTMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi sinirlendirmeyecek biçimde davranmak

SUYUNDAN DA KOYMAK : Turkish Turkish

yaptığı sömürüye biraz daha eklemek

SUYUNU ÇEKMEK : Turkish Turkish

yemek kaynayıp suyu kalmamak

SUYUNU ÇEKMEK : Turkish Turkish

tükenmek

SUYUNUN SUYU : Turkish Turkish

ancak uzaktan uzağa ilgisi olan

SUYUTAN : Turkish Turkish

karsttan oluşan, küçük, doğal kuyu

SUYUVARI : Turkish Turkish

denizlerin yeryüzünde oluşturduğu yuvar, suküre, °hidrosfer

SÜZDÜRME : Turkish Turkish

süzdürmek eylemi

SÜZDÜRMEK : Turkish Turkish

süzmek eylemini yaptırmak

SÜZEK : Turkish Turkish

süzgeç, °filtre

SÜZEK : Turkish Turkish

işığın önüne konulan, ince kumaş ya da tülden yarı saydam yayındırıcı

SÜZENİ : Turkish Turkish

kasnağa gerilmiş kumaşa iğne ya da tığla yapılan bir tür nakış

SÜZGEÇ : Turkish Turkish

sıvıları süzmeye yarayan araç