Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TABURCU OLMAK : Turkish Turkish

hastanedeki bakımla ilişiği kalmadığı için hastaneden çıkmak

TABURE : Turkish Turkish

sırt ve kol dayayacak yeri olmayan iskemle

TABUT, -TU : Turkish Turkish

ölünün mezarlığa götürülürken içine konulduğu sandık

TABUT, -TU : Turkish Turkish

ıçine yumurta konan uzun sandık

TABUTLUK : Turkish Turkish

cami avlusunda tabutların konulduğu yer

TABUTLUK : Turkish Turkish

ancak bir kişinin devinmeden ayakta durabileceği özel işkence bölmesi

TABYA : Turkish Turkish

ayrı olarak yapılmış ve silahlarla güçlendirilmiş istihkâm

TAÇ : Turkish Turkish

soyluluk, iktidar, güç ya da hükümdarlık simgesi olarak başa giyilen, değerli taşlarla süslü başlık

TAÇ : Turkish Turkish

gelinlerin başlarına takılan süs

TAÇ : Turkish Turkish

kimi tarikatlarda şeyhlerin giydikleri başlık

TAÇ : Turkish Turkish

genellikle göz düzeyinden yüksek mobilyaların üstlerindeki taşkın ve girinti çıkıntılarla süslü bölüm

TAÇ : Turkish Turkish

krallık

TAÇ : Turkish Turkish

çiçeğin dıştan ikinci halkasında bulunan yaprakların tümü

TAÇ : Turkish Turkish

ayaktopunda, topun, alanın yer çizgileri dışına çıkması

TAÇ ATIŞI : Turkish Turkish

taca çıkan topun, karşı takım oyuncusu tarafından elle baş üzerinden geçirilip arkadan öne doğru oyun alanına atılması

TAÇ BEYİT : Turkish Turkish

kasidelerde ozanın adının geçtiği beyit

TAÇ GİYME TÖRENİ : Turkish Turkish

(hükümdar olacak kimse için) başına tacını giydirerek hükümdarlığın resmen ilanı amacıyla düzenlenen tören

TAÇ GİYMEK : Turkish Turkish

tahta çıkmak

TAÇ GİYMEK : Turkish Turkish

kral ya da kraliçe seçilmek

TACİL : Turkish Turkish

hızlandırma, çabuklaştırma, tezleştirme, ivdirme

TACİL ETMEK : Turkish Turkish

hızlandırmak, tezleştirmek, çabuklaştırmak

TACİR : Turkish Turkish

ticaretle uğraşan kimse, tecimen, °tüccar

TACİZ : Turkish Turkish

tedirgin etme, canını sıkma

TACİZ ETMEK : Turkish Turkish

sıkıntı vermek, rahatsız etmek

TACİZLİK : Turkish Turkish

tedirginlik verme