Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TAŞLAMAK : Turkish Turkish

üstü kapalı, iğneleyici söz söylemek

TAŞLANMA : Turkish Turkish

taşlanmak eylemi

TAŞLANMAK : Turkish Turkish

taşa tutulmak, taş atılmak

TAŞLANMIŞ : Turkish Turkish

ir takım kimyasal işlemlerden geçirilerek dayanıklı ve parlak duruma getirilmiş (kumaş)

TAŞLAŞMA : Turkish Turkish

taşlaşmak eylemi

TAŞLAŞMAK : Turkish Turkish

taş durumuna gelmek

TAŞLAŞMAK : Turkish Turkish

çok şaşırarak bir şey yapamaz, konuşamaz duruma gelmek, donakalmak

TAŞLATMA : Turkish Turkish

taşlatmak eylemi

TAŞLATMAK : Turkish Turkish

taş attırmak, taşa tutturmak

TAŞLEVREĞİ, -Nİ : Turkish Turkish

gölgebalığı

TAŞLI : Turkish Turkish

(tahıl, bakliyat vb. için) ıçinde taş olan, taş karışmış olan

TAŞLI : Turkish Turkish

üzerinde taş bulunan

TAŞLI : Turkish Turkish

üzerinde süs taşı bulunan

TAŞLIK : Turkish Turkish

taşı bol, taşlı (yer)

TAŞLIK : Turkish Turkish

taşla döşenmiş avlu, sofa, merdiven altı vb

TAŞLIK : Turkish Turkish

kuş vb. hayvanların sindirim kanalları üzerinde bulunan kaslı, öğütücü mide, katı (ii) , konsa

TASMA : Turkish Turkish

kimi hayvanların boynuna takılan, bu hayvanları bir yere bağlamaya, çekip götürmeye yarayan kemer biçiminde bağ

TASMA : Turkish Turkish

nalın ve terliğin ayağı tutan meşin bölümü

TAŞMA : Turkish Turkish

taşmak eylemi

TAŞMA : Turkish Turkish

(akarsular için) yatağından çıkarak çevresini kaplama

TAŞMAK, -AR : Turkish Turkish

sıvı maddeler, içinde bulundukları kaba sığamayacak kadar çoğalma ve kabarma yüzünden kenarları aşmak

TAŞMAK, -AR : Turkish Turkish

(akarsular için) yatağından çıkarak çevresini kaplamak

TAŞMAK, -AR : Turkish Turkish

ulunduğu yüzeyden geniş gelerek kenarları aşmak

TAŞMAK, -AR : Turkish Turkish

öfke, sabırsızlık ya da heyecan yüzünden kendini tutamamak

TAŞMAK, -AR : Turkish Turkish

ınsan, nesne vb. çokça bulunmak, sayısı artmak