Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TATTIRMAK : Turkish Turkish

duyurmak, hissettirmek

TATULA : Turkish Turkish

patlıcangillerden, çiçekleri beyaz ya da mor renkte, meyveleri dikenli bir bitki; kasların kasılmasını giderdiği için hekimlikte kullanılır (datura stramonium)

TAUN : Turkish Turkish

veba hastalığı

TAV : Turkish Turkish

ışlenecek bir nesnede bulunması gereken ısının, nemin yeterli olması durumu

TAV : Turkish Turkish

(hayvanlarda) semizlik

TAV : Turkish Turkish

en uygun durum ve zaman

TAV VERMEK : Turkish Turkish

gereken ve uygun nemi sağlamak

TAV VERMEK : Turkish Turkish

en uygun duruma getirmek

TAVA : Turkish Turkish

yağ kızdırmak, yiyecek kızartmak gibi işlere yarayan, uzun saplı yayvan kap

TAVA : Turkish Turkish

u kapta pişmiş yemek

TAVA : Turkish Turkish

maden eritilen saplı pota

TAVA : Turkish Turkish

kireç karıştırılan tekne

TAVA : Turkish Turkish

tuzlalarda, deniz suyu çekilen evlek

TAVA : Turkish Turkish

gemilerde borda iskelesinin alt başındaki sahanlık

TAVA : Turkish Turkish

fide yetiştirmek için ayrılmış toprak bölümü

TAVA GETİRMEK : Turkish Turkish

gereği kadar ısıtmak

TAVAF : Turkish Turkish

ir şeyin çevresini dolaşma ya da kutsal bir yeri ziyaret etme

TAVAF : Turkish Turkish

ıslam dininde hac zamanında kâbe'nin çevresini dolaşma

TAVAF ETMEK : Turkish Turkish

ir şeyin çevresini dolaşmak

TAVAF ETMEK : Turkish Turkish

hac töresince kâbe'nin çevresini dolaşmak

TAVAN : Turkish Turkish

ir yapının, kapalı bir yerin üst bölümünü oluşturan düz ve yatay yüzey, taban karşıtı

TAVAN : Turkish Turkish

ir şeyi değerlendirmede kabul edilen en yüksek aşama ya da fiyat

TAVAN ARASI : Turkish Turkish

ir yapının tavanı ile çatı arasında kalan bölüm

TAVAN BAŞINA ÇÖKMEK ( YA DA YIKILMAK) : Turkish Turkish

eklenmeyen bir durum karşısında şaşırıp kalmak

TAVAN FİYAT : Turkish Turkish

ir mala resmi kuruluşlarca konulan fiyatın en üst sınırı