Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TEK, -Kİ : Turkish Turkish

eşi olmayan, biricik, °yegâne

TEK, -Kİ : Turkish Turkish

yalnız, yalnızca, salt, sadece

TEK, -Kİ : Turkish Turkish

ıki ile bölünemeyen (sayı)

TEK, -Kİ : Turkish Turkish

irbirini tamamlayan ya da aynı türden olan nesnelerden her biri

TEK, -Kİ : Turkish Turkish

ir kadeh içki

TEK, -Kİ : Turkish Turkish

önüne getirildiği tümceye ısrarlı istek düşüncesi katar

TEK, -Kİ : Turkish Turkish

hiç, hiçbir

TEKABÜL : Turkish Turkish

karşılık olma, karşılama

TEKABÜL : Turkish Turkish

karşıoluşum

TEKABÜL ETMEK : Turkish Turkish

karşılık olmak, karşılamak, bir şeyin yerini tutmak

TEKÂLİF : Turkish Turkish

teklifler

TEKÂLİF : Turkish Turkish

vergiler, salmalar

TEKÂMÜL : Turkish Turkish

olgunluk, olgunlaşma

TEKÂMÜL : Turkish Turkish

evrim, gelişim, gelişme

TEKÂMÜL ETMEK : Turkish Turkish

olgunlaşmak

TEKÂMÜL ETMEK : Turkish Turkish

evrim geçirmek, gelişmek

TEKANLAMLI : Turkish Turkish

tek anlamı olan (sözcük ya da kavram), "ikianlamlı" karşıtı

TEKANLAMLILIK : Turkish Turkish

tekanlamlı olanın niteliği

TEKÂPU : Turkish Turkish

dalkavukluk etme, birinin her dediğini, her yaptığını onaylama

TEKÂSÜF : Turkish Turkish

ir araya gelme, toplanma, sıkışma

TEKÂSÜF : Turkish Turkish

yoğun duruma gelme, yoğunlaşma

TEKÂSÜF ETMEK : Turkish Turkish

toplanmak

TEKÂSÜF ETMEK : Turkish Turkish

yoğunlaşmak

TEKÂSÜL : Turkish Turkish

üşenme, üşengeçlik, gevşeklik, tembellik

TEKAÜDİYE : Turkish Turkish

emekli aylığı