Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TEN : Turkish Turkish

vücut

TEN FANİLASI : Turkish Turkish

doğrudan doğruya tene giyilen ince fanila

TENAFÜR : Turkish Turkish

kakışma, °kakafoni

TENAKUS : Turkish Turkish

azalma, eksilme

TENAKUZ : Turkish Turkish

anlam aykırılığı, çelişme, çelişki

TENAKUZA DÜŞMEK : Turkish Turkish

irbiriyle çelişen sözler söylemek

TENASÜH : Turkish Turkish

uh göçü

TENASÜL : Turkish Turkish

nesil yetiştirerek üreme

TENASÜP : Turkish Turkish

irbirine uyma, yakışma, aralarında uygunluk bulunma, oran, orantı

TENASÜP : Turkish Turkish

irbirleriyle ilgili sözcük ya da kavramların dizelerde toplanması sanatı

TENAZUR : Turkish Turkish

akışım2, °simetri

TENCERE : Turkish Turkish

ıçinde yemek pişirilen, kapaklı, genellikle metal kap

TENCERE DİBİN KARA, SENİNKİ BENDEN KARA : Turkish Turkish

kötülük, kusur yönünden sen benden daha betersin anlamında kullanılır

TENCERE TAVA, HERKESTE BİR HAVA : Turkish Turkish

herkesin kendi bildiği gibi davranarak ortada düşünce birliği kalmadığını anlatmak için söylenir

TENCERE YUVARLANMIŞ, KAPAĞINI BULMUŞ : Turkish Turkish

hoşa gitmeyen herhangi bir nitelik yönünden birbiriyle benzeşen iki kişi bir araya gelmiş

TENCEREDE PİŞİRİP KAPAĞINDA YEMEK : Turkish Turkish

(geçim konusunda) olanıyla yetinmek

TENCERESİ ( YA DA TENCERELERİ) KAYNAMAK : Turkish Turkish

geçimleri az çok yerinde olmak

TENCERESİ KAYNARKEN, MAYMUNU OYNARKEN : Turkish Turkish

geçimi yolunda, keyfi yerinde iken

TENDER : Turkish Turkish

lokomotifin arkasına bağlanan, gerekli yakıtı, suyu taşıyan vagon

TENDÜRÜST, -TÜ : Turkish Turkish

dinç, sağlam

TENEFFÜS : Turkish Turkish

solunum

TENEFFÜS : Turkish Turkish

temiz hava almak, dinlenmek için verilen ara

TENEFFÜS ETMEK : Turkish Turkish

soluk almak

TENEFFÜSHANE : Turkish Turkish

genellikle okullarda, ders aralarında dinlenmek için öğrencilerin çıktığı salon ya da bahçe

TENEKE : Turkish Turkish

yumuşak çelikten yapılmış üzeri kalay kaplı ince saç