Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TEZELLÜL : Turkish Turkish

aşağılanma, bayağılaşma

TEZELZÜL : Turkish Turkish

sarsılma, sallanma

TEZENE : Turkish Turkish

çalgıç, °mızrap

TEZGÂH : Turkish Turkish

genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa

TEZGÂH : Turkish Turkish

kahve, meyhane vb'de müşterilerin üzerinde yiyip içtikleri uzun masa ya da büfe

TEZGÂH : Turkish Turkish

üzerinde genellikle el ya da küçük makinelerle iş görülen yapım aygıtı

TEZGÂH : Turkish Turkish

tersane

TEZGÂH BAŞI YAPMAK : Turkish Turkish

meyhanelerde, oturmadan tezgâh başında içmek

TEZGÂHI KURMAK : Turkish Turkish

çalışmaya başlamak, bir işi başlatmak

TEZGÂHLAMA : Turkish Turkish

tezgâhlamak eylemi

TEZGÂHLAMAK : Turkish Turkish

dokunacak bezi tezgâha yerleştirmek

TEZGÂHLAMAK : Turkish Turkish

ir iş için hazırlık yapmak, işe girişmek

TEZGÂHLANMA : Turkish Turkish

tezgâhlanmak eylemi

TEZGÂHLANMAK : Turkish Turkish

tezgâhlamak eylemine konu olmak

TEZGÂHTAR : Turkish Turkish

kahve, gazino ve mağaza gibi yerlerde tezgâhta duran, satış yapan kimse

TEZGÂHTARLIK : Turkish Turkish

tezgâhtar olma durumu, tezgâhtarın işi

TEZGÂHTARLIK ETMEK : Turkish Turkish

ir şeyi beğendirmeye çalışmak için fazlaca konuşmak, °methetmek

TEZHİP : Turkish Turkish

yaldız sürme, yaldızlama

TEZHİP : Turkish Turkish

süsleme, bezeme

TEZİKMEK : Turkish Turkish

yolunu şaşırıp yitirmek

TEZİKMEK : Turkish Turkish

(hayvan) sürüden ayrılıp gitmek

TEZİKTİRMEK : Turkish Turkish

yolunu ya da yönünü şaşırıp yanlış yola ya da yöne gitmesini sağlamak

TEZKERE : Turkish Turkish

pusula, betik

TEZKERE : Turkish Turkish

ir iş için izin verildiğini bildiren resmi kâğıt

TEZKERE : Turkish Turkish

askerlik görevinin bittiğini bildiren belge