Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TIGALA : Turkish Turkish

hekimlikte kullanılan, sütleğengillerden bir bitkinin verdiği zamk ve özsu

TİĞDİRMEK : Turkish Turkish

suyu dar bir yerden fışkırtarak akıtmak, fışkırtmak

TİĞDİRMEK : Turkish Turkish

(erkek) fışkırtarak işemek

TIK : Turkish Turkish

ınce ve küçük bir nesne ile sert bir yere vurulduğunda çıkan ses

TİK TAK : Turkish Turkish

genellikle saatin çalışırken çıkardığı ses

TIK TIK : Turkish Turkish

tık sesi çıkararak

TİK, -Kİ : Turkish Turkish

herhangi bir kas kümesinin istenç dışı devinmesi

TİK, -Kİ : Turkish Turkish

alışkanlıkla sık sık yinelenen gülünç, sıkıcı söz ya da el, kol, yüz devinmesi

TIKABASA : Turkish Turkish

çok sıkıştırarak, hiç boş kalmayacak biçimde, iyice dolacak gibi

TIKAÇ : Turkish Turkish

herhangi bir şeyin delik ya da ağzını tıkamaya yarayan nesne

TIKAÇLAMA : Turkish Turkish

tıkaçlamak eylemi

TIKAÇLAMAK : Turkish Turkish

tıkaçla tıkamak

TIKAÇLANMA : Turkish Turkish

tıkaçlanmak eylemi

TIKAÇLANMAK : Turkish Turkish

tıkaçlamak eylemi yapılmak

TIKAÇLI : Turkish Turkish

tıkacı olan, tıkaçlanmış

TIKAÇSIZ : Turkish Turkish

tıkacı olmayan, tıkaçlanmamış

TİKAĞACI, -NI : Turkish Turkish

çiftçeneklilerden, kaplamada kerestesinden yararlanılan, doğal rengi sarı, zamanla havada kendiliğinden koyulaşan bir sıcak iklim ağacı (tectona grandis)

TİKAĞACI, -NI : Turkish Turkish

u ağacın tahtasından yapılmış olan

TIKALI : Turkish Turkish

kapanmış, herhangi bir şeyin geçmesine olanak vermeyen, tıkanmış

TIKAMA : Turkish Turkish

tıkamak eylemi

TIKAMAK : Turkish Turkish

ir şeyin ağzını, deliğini, içine konulan ya da dışarıdan uygulanan bir nesneyle kapamak

TIKAMAK : Turkish Turkish

yol, su, geçit vb. şeyleri bir engelle işlemez, akmaz, geçilmez, duruma getirmek

TIKANIK : Turkish Turkish

tıkanmış

TIKANIKLIK : Turkish Turkish

tıkanık olma, iyi işleyememe durumu

TIKANIKLIK : Turkish Turkish

soluğun kesilir gibi olması