Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TIKIRDAMAK : Turkish Turkish

ınce ve kuru ses çıkararak gürültü etmek, tıkırtı yapmak

TIKIRDATMA : Turkish Turkish

takırdatmak eylemi

TIKIRDATMAK : Turkish Turkish

tıkırdamasını sağlamak, tıkırdamasına neden olmak

TIKIRDATMAK : Turkish Turkish

(yemeği) bir taşım kaynatmak

TIKIRDAYIŞ : Turkish Turkish

tıkırdamak eylemi ya da biçimi

TIKIRI YOLUNDA : Turkish Turkish

geçim düzeni iyi sağlanmış

TIKIRI YOLUNDA OLMAK ( YA DA GİTMEK) : Turkish Turkish

varlıklı olmak, hali vakti yerinde olmak

TIKIRINDA GİTMEK : Turkish Turkish

(iş için) yolunda, iyi, düzgün olmak

TIKIRINI YOLUNA KOYMAK : Turkish Turkish

geçim düzenini iyi olarak sağlamak

TIKIRTI : Turkish Turkish

hafif ve kuru bir sesle çıkan gürültü; tıkırdayan bir şeyin çıkardığı ses

TIKIŞ TIKIŞ : Turkish Turkish

tıka basa doldurulmuş bir biçimde, üst üste

TIKIŞIK : Turkish Turkish

tıkışmış olan

TIKIŞIKLIK : Turkish Turkish

tıkışık olma durumu

TIKIŞIKLIK : Turkish Turkish

ir yerde aşırı kalabalık olma durumu, °izdiham

TIKIŞMA : Turkish Turkish

tıkışmak eylemi

TIKIŞMAK : Turkish Turkish

irlikte bir yere tıkılmak

TIKIŞTIRMA : Turkish Turkish

tıkıştırmak eylemi

TIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

hiç boş yer kalmayacak biçimde doldurmak, gelişigüzel koymak, tıkabasa sokmak

TIKIŞTIRMAK : Turkish Turkish

acele ile birine bir şeyi yedirmeye çalışmak ya da iyice çiğnemeden yutarak yemek

TIKIZ : Turkish Turkish

dolgun, kalın, yağlı, tıknaz

TIKIZ : Turkish Turkish

çok sıkıştırılmaktan ya da çok sıkı doldurulmaktan katılaşmış; sıkı

TIKIZ : Turkish Turkish

yoğunluğu çok, katı

TIKIZLAŞMA : Turkish Turkish

tıkızlaşmak eylemi

TIKIZLAŞMAK : Turkish Turkish

tıkız duruma gelmek

TIKIZLIK : Turkish Turkish

tıkız olma durumu