Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TOPRAK ÇEKMEK : Turkish Turkish

ir yerdeki toprağı başka bir yere taşımak

TOPRAK OLMAK : Turkish Turkish

ölmek

TOPRAK PAKLAR : Turkish Turkish

(bir kimsenin) yaptığı kötülükler ancak ölmesiyle son bulur

TOPRAKA VERMEK : Turkish Turkish

ölüyü gömmek

TOPRAKALTI, -NI : Turkish Turkish

toprak içinde bulunan

TOPRAKBAKMAK : Turkish Turkish

ölümü yakın görülmek

TOPRAKBASTI : Turkish Turkish

ayakbastı

TOPRAKBİLİM : Turkish Turkish

toprakların fiziksel, kimyasal, dirimbilimsel vb. özelliklerini inceleyen bilim, °pedoloji

TOPRAKBİLİMCİ : Turkish Turkish

toprakbilim uzmanı, °pedolog

TOPRAKBOYA : Turkish Turkish

ıçinde demir oksidi bulunan renk, kiremit kırmızısı

TOPRAKBOYA : Turkish Turkish

minerallerden elde edilen boyarmadde

TOPRAKI BOL OLSUN : Turkish Turkish

müslüman olmayanlar için "ruhu sükûn içinde olsun" anlamında söylenir

TOPRAKINA AĞIR GELMESİN : Turkish Turkish

ir ölünün aleyhinde bir söz söylenildiğinde kulanılır

TOPRAKLAMAK : Turkish Turkish

üzerini toprakla örtmek

TOPRAKLANDIRMA : Turkish Turkish

topraklandırmak eylemi

TOPRAKLANDIRMAK : Turkish Turkish

ir kimseyi, işletip geçinmesi için toprağa kavuşturmak

TOPRAKLI : Turkish Turkish

ıçine toprak konmuş ya da üzerine toprak bulaşmış olan: topraklı saksı. topraklı salatalık

TOPRAKLI : Turkish Turkish

ekecek toprağı olan (köylü)

TOPRAKRENGİ : Turkish Turkish

sarı ya da yeşile çalan toprağın rengi

TOPRAKRENGİ : Turkish Turkish

u renkte olan

TOPRAKSIZ : Turkish Turkish

ıçinde toprak bulunmayan

TOPRAKSIZ : Turkish Turkish

ekecek toprağı olmayan (köylü)

TOPRAKSIZLIK : Turkish Turkish

topraksız olma durumu

TOPTAN : Turkish Turkish

toplu olarak, tümüyle, bütünbütüne

TOPTAN : Turkish Turkish

çok miktarda, büyük ölçüde yapılan