Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TÜKENİKLİK : Turkish Turkish

tükenik olma durumu

TÜKENİŞ : Turkish Turkish

tükenmek eylemi ya da biçimi

TÜKENME : Turkish Turkish

tükenmek eylemi

TÜKENMEK : Turkish Turkish

itmek, sona ermek, artık kalmamak

TÜKENMEK : Turkish Turkish

güçsüzleşmek, bitkinleşmek, yılgınlaşmak

TÜKENMEZ : Turkish Turkish

tükenmeyen, bitmeyen

TÜKENMEZ : Turkish Turkish

sonsuz

TÜKENMEZ : Turkish Turkish

ir kapta ekşitilen ve alındıkça su eklenerek çoğaltılan üzüm ya da üzüm, elma, armut karışımı bir tür içecek

TÜKENMEZ : Turkish Turkish

peynirli bir tür çorba

TÜKENMEZKALEM : Turkish Turkish

ucunda küçük bir bilyası bulunan ve içi özel bir mürekkeple dolu ince bir borucuktan oluşan bir kalem türü, tükenmez

TÜKENMEZLİK : Turkish Turkish

tükenmez olma durumu

TÜKENMİŞLİK : Turkish Turkish

gücünü yitirmiş olma, çaba göstermeme durumu

TÜKETİCİ : Turkish Turkish

mal ve hizmetlerden yararlanan, satın alıp kullanan, tüketen (kimse), yoğaltıcı, °müstehlik, üretici karşıtı

TÜKETİCİ : Turkish Turkish

itiren, mahveden

TÜKETİCİLİK : Turkish Turkish

tüketici olma durumu

TÜKETİLİŞ : Turkish Turkish

tüketilmek eylemi ya da biçimi

TÜKETİM : Turkish Turkish

tüketmek eylemi

TÜKETİM : Turkish Turkish

üretilen ya da yapılın şeylerin kullanılıp harcanması, yoğaltım, °istihlak, "üretim" karşıtı

TÜKETME : Turkish Turkish

tüketmek eylemi

TÜKETMEK : Turkish Turkish

kullanarak, harcayarak yok etmek, bitirmek, yoğaltmak

TÜKETMEK : Turkish Turkish

güçsüzleştirmek, bezdirmek

TÜKETMEK : Turkish Turkish

yürüyerek aşmak, bitirmek

TÜKÜRDÜĞÜNÜ YALAMAK : Turkish Turkish

verdiği karardan benliğini küçülterek geri dönmek

TÜKÜRME : Turkish Turkish

tükürmek eylemi

TÜKÜRMEK : Turkish Turkish

tükürüğü ağız içinden dışarıya atmak