Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TÜYSÜZ : Turkish Turkish

henüz bıyığı, sakalı çıkmamış

TUYUG : Turkish Turkish

mani (ii) biçiminde aruzla yazılmış koşuk

TÜYÜNE DOKUNMAMAK : Turkish Turkish

dokunacak, zarar verecek en ufak bir davranışta bulunmamak

TUZ : Turkish Turkish

kokusuz, suda eriyen, yiyecekleri korumada ve tatlandırmada kullanılan billursu madde, sodyum klorür (nacl)

TUZ : Turkish Turkish

ir asitteki hidrojenin yerini bir bazın almasıyla oluşan bileşim

TUZ EKMEK HAKKI : Turkish Turkish

irinin ekmek yedirip iyilik ettiği kimse üzerindeki hakkı

TUZAK : Turkish Turkish

kuş ya da yaban hayvanlarını yakalamaya yarayan araç ya da düzen

TUZAK : Turkish Turkish

irini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için kurulan düzen

TUZAK : Turkish Turkish

ubi tuzağı

TUZAK KURMAK : Turkish Turkish

ir şeyi yakalamak için tuzak hazırlamak

TUZAK KURMAK : Turkish Turkish

irini güç ve tehlikeli bir duruma düşürmek için düzen hazırlamak

TUZAKA DÜŞMEK : Turkish Turkish

irilerince hazırlanan kötü bir duruma uğramak

TUZCU : Turkish Turkish

tuz satan kimse

TUZCUL : Turkish Turkish

tuzlu toprakları seven (bitki)

TÜZE : Turkish Turkish

hukuk

TÜZECİ : Turkish Turkish

tüzeyi meslek edinmiş kimse, hukukçu

TÜZECİLİK : Turkish Turkish

tüzeyi meslek edinme durumu, hukukçuluk

TÜZEL : Turkish Turkish

tüze ile ilgili, tüzeye değgin, hukuksal, °hukuki

TÜZEL : Turkish Turkish

hükmi

TÜZELKİŞİ : Turkish Turkish

hukuk bakımından tek bir kişi sayılan birçok kişilerin ya da malların topluluğundan doğan, tek bir kişi sayılan varlık

TÜZELKİŞİLİK : Turkish Turkish

tüzelkişinin durumu

TÜZELLİK : Turkish Turkish

tüzel olma durumu

TUZLA : Turkish Turkish

kıyılarda, tava denilen havuzlara deniz ya da göl suyu akıtıldıktan sonra kurutularak tuz çıkarılan yer, °memleha

TUZLA : Turkish Turkish

davarlara kırda tuz verilen düz, taşlık ve kayalık yerler

TUZLA : Turkish Turkish

tuzlak