Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
TUZLA BUZ ETMEK : Turkish Turkish

(kırılan şeyler için) onarılamayacak biçimde kırmak, paramparça etmek

TUZLA BUZ OLMAK : Turkish Turkish

onarılamayacak biçimde kırılmak, dağılmak, paramparça olmak

TUZLAK : Turkish Turkish

otları tuzlu olan ya da hiç ot bitmeyen, çorak, verimsiz (yer)

TUZLAMA : Turkish Turkish

tuzlamak eylemi

TUZLAMA : Turkish Turkish

ir çeşit işkembe yemeği

TUZLAMA : Turkish Turkish

tuzlanarak hazırlanan

TUZLAMAK : Turkish Turkish

tuza yatırmak ya da üstüne tuz ekmek

TUZLANMA : Turkish Turkish

tuzlanmak eylemi

TUZLANMAK : Turkish Turkish

tuzlamak eylemi yapılmak

TUZLAYAYIM DA KOKMAYASIN ( YA DA KOKMA) : Turkish Turkish

irine, düşüncesinde aldandığını va aklının bir şeye ermediğini anlatmak için söylenir

TUZLU : Turkish Turkish

tuzu olan

TUZLU : Turkish Turkish

(yapılışında tuz bulunan şeyler için) tuzu çok olan

TUZLU : Turkish Turkish

çok pahalı

TUZLU ÇUBUK : Turkish Turkish

tuzlu hamurdan yapılmış, fırında pişirilmiş çubuk, °batonsale

TUZLUBALGAM : Turkish Turkish

irtakım deri hastalıklarının ortak adı

TUZLUBALGAM : Turkish Turkish

ezgama

TUZLUK : Turkish Turkish

tuz konan kap

TUZLUK : Turkish Turkish

atlarda gözün üstündeki, insanlarda köprücük kemiğinin ardındaki çukur yer

TUZLULUK : Turkish Turkish

tuzlu olma durumu

TUZLULUK : Turkish Turkish

ir litre suda erimiş bulunan tuzların gram olarak belirlenmesi

TUZLUYA MAL OLMAK : Turkish Turkish

çok para ödenmesi gerekmek

TUZLUYA OTURMAK ( YA DA PATLAMAK) : Turkish Turkish

çok yüksek ücret ödeyerek satın almak, çok pahalı gelmek

TUZRUHU, -NU : Turkish Turkish

hidroklorik asit

TUZSUZ : Turkish Turkish

tuzu olmayan ya da tuzu az olan

TUZSUZ : Turkish Turkish

tatsız şakalar yapan (kimse)