Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
UÇUK : Turkish Turkish

hafif belirsiz

UÇUK : Turkish Turkish

genellikle ateşli sayrılıklar, ruhsal bunalımlar sonucu deride fiskeler durumunda beliren kabarcık

UÇUKLAMA : Turkish Turkish

uçuklamak eylemi

UÇUKLAMAK : Turkish Turkish

uçuk (ii) oluşmak

UÇUKLATMA : Turkish Turkish

uçuklatmak eylemi

UÇUKLATMAK : Turkish Turkish

uçuklamasına neden olmak

UÇUKLAYIŞ : Turkish Turkish

uçuklamak eylemi ya da biçimi

UÇUN : Turkish Turkish

ayrağın uçkurluk karşısındaki kenarı

UCUN UCUN : Turkish Turkish

uç uca, ucu ucuna, azar azar

UCUN UCUN : Turkish Turkish

yan yan, belli etmeden

ÜÇÜNCÜ : Turkish Turkish

üç sayısının sıra sıfatı, sırada ikinciden sonra gelen: okuldan sonraki üçüncü sokak

ÜÇÜNCÜ ÇAĞ : Turkish Turkish

yeryüzünün yaklaşık altmış milyon yıllık çağı, °senozoik

ÜÇÜNCÜ DÜNYA ÜLKELERİ : Turkish Turkish

asya, afrika ve latin amerika'nın, hemen hepsi eski sömürgeler olan, ulusal bağımsızlıklarını kazanmış ya da bu uğurda savaşım veren ülkelerine verilen ad

ÜÇÜNCÜ NÜN OLMAZLIĞI : Turkish Turkish

irinin yadsıdığını, ötekinin doğruladığı iki önermeden birinin doğru olması gerektiğini, üçüncü bir olasılığın söz konusu olamayacağını anlatan yasa

ÜÇÜNCÜL : Turkish Turkish

organik bir bileşiğin formulünde öbür üç karbon atomuna bağlı olan (karbon atomu), °sülasi, °tersiyer

ÜÇÜNCÜL : Turkish Turkish

ir sayrılığın belirli iki devresinden sonra oluşan (belirtiler)

ÜÇÜNCÜLÜK : Turkish Turkish

üçüncü olma durumu

UÇUNDA (CEZALANDIRICI BİR ŞEY) BULUNMAK : Turkish Turkish

kötü bir şeye neden olmak

UÇUNDA BİR ŞEY OLMAK : Turkish Turkish

gizli bir erek bulunmak

UÇUNDA ÖLÜM YOK YA : Turkish Turkish

"bunu yapmakla insan ölmez" anlamında söylenir

UÇUNU BULMAK : Turkish Turkish

sona erdirmek, kolayını bulmak

UÇUP GİTMEK : Turkish Turkish

kaybolmak, yok olmak

UÇURMA : Turkish Turkish

uçurmak eylemi

UÇURMAK : Turkish Turkish

uçmak eylemini yaptırmak

UÇURMAK : Turkish Turkish

kesip ayırmak