Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
UÇURMAK : Turkish Turkish

gizlice alıp gitmek

UÇURMAK : Turkish Turkish

hızlı götürmek, hızlı sürmek

UÇURTMA : Turkish Turkish

uçurtmak eylemi

UÇURTMA : Turkish Turkish

üzeri renkli kâğıtlarla kaplanmış, genellikle çokgen biçimindeki bir gövde ve süslü bir kuyruktan oluşan, sicimle bağlanarak, rüzgâr yardımıyla uçurulan bir çeşit oyuncak

UÇURTMAK : Turkish Turkish

uçmak eylemini yaptırmak, uçmasına yol açmak

UÇURULMA : Turkish Turkish

uçurulmak eylemi

UÇURULMAK : Turkish Turkish

uçurmak eylemi yapılmak

UÇURUM : Turkish Turkish

dik ve derin yamaç

UÇURUM : Turkish Turkish

üyük fark, ayrılık

UÇURUM : Turkish Turkish

felaketli sonuç

UÇUŞ : Turkish Turkish

uçmak eylemi ya da biçimi

UÇUŞMA : Turkish Turkish

uçuşmak eylemi

UÇUŞMAK : Turkish Turkish

hep birlikte uçmak

UÇUŞMAK : Turkish Turkish

havada gidip gelerek dolaşmak

UÇUŞMAK : Turkish Turkish

kendini duyurmak

UCUZ : Turkish Turkish

fiyatı yüksek olmayan, düşük fiyatlı, "pahalı" karşıtı

UCUZ : Turkish Turkish

az emekle elde edilen

ÜÇÜZ : Turkish Turkish

üçü art arda doğmuş olan (kardeş)

ÜÇÜZ : Turkish Turkish

üçlü, üç yanlı, üç kollu, üç parçalı

UCUZ ATLATMAK ( YA DA KURTULMAK) : Turkish Turkish

zor, tehlikeli bir durumdan az zararla sıyrılmak

UCUZ ETİN YAHNİSİ YAVAN ( YA DA TATSIZ) OLUR : Turkish Turkish

ucuza mal olan şeylerin niteliksiz olduğunu anlatır

UCUZ PAHALI : Turkish Turkish

yüksek ya da düşük fiyatı olduğuna bakmadan

UCUZA ÇIKMAK : Turkish Turkish

yaptırılan bir şey az masrafla elde edilmek

UCUZCU : Turkish Turkish

malını ucuz satan

UCUZCU : Turkish Turkish

her şeyin ucuzunu arayan