Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
UCUZDUR VARDIR İLLETİ, PAHALIDIR VARDIR HİKMETİ : Turkish Turkish

ucuz şeylerin ucuzluğuna tamah etmemeyi, pahalı şeylerin de pahalılığından korkmamayı öğütler

UCUZLAMA : Turkish Turkish

ucuzlamak eylemi

UCUZLAMAK : Turkish Turkish

fiyatı inmek

UCUZLAMAK : Turkish Turkish

kolaylıkla elde edilir ve duyulur olmak

UCUZLATILMA : Turkish Turkish

ucuzlatılmak eylemi

UCUZLATILMAK : Turkish Turkish

ucuzlatmak eylemi yapılmak

UCUZLATIŞ : Turkish Turkish

ucuzlatmak eylemi

UCUZLATMA : Turkish Turkish

ucuzlatmak eylemi

UCUZLATMAK : Turkish Turkish

fiyatını indirmek

UCUZLATMAK : Turkish Turkish

kolaylıkla elde edilir duruma getirmek

UCUZLAYIŞ : Turkish Turkish

ucuzlatmak eylemi ya da biçimi

ÜÇÜZLÜ : Turkish Turkish

üçüzleri olan (ana)

ÜÇÜZLÜ : Turkish Turkish

üçü bir arada olan

UCUZLUK : Turkish Turkish

ucuz olma durumu

UCUZLUK : Turkish Turkish

yasal bir işlemle her şeyin ucuz satıldığı dönem, °damping

ÜDEBA : Turkish Turkish

yazarlar, edipler

UDİ : Turkish Turkish

ut çalan çalgıcı, utçu

UF : Turkish Turkish

acı, sızı duyunca ya da sıkıntılı bir durumda söylenir: uf, parmağım yandı

UF OLMAK : Turkish Turkish

(çocuk dili) yanmak, acımak

UFACIK : Turkish Turkish

çok ufak, küçücük

UFACIK TEFECİK : Turkish Turkish

kısa boylu ve zayıf, küçük yapılı, çelimsiz

UFAK : Turkish Turkish

oyutları olağandan küçük; iri, büyük, kocaman karşıtı

UFAK : Turkish Turkish

yaşça daha küçük olan

UFAK : Turkish Turkish

önemsiz, çok az

UFAK : Turkish Turkish

orun, aşama bakımından geri olan