Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
UFUK, -FKU : Turkish Turkish

anlayış, kavrayış, görüş, düşünce gücü, °ihata

UFUK, -FKU : Turkish Turkish

çevre, dolay

UFUKUNU GENİŞLETMEK : Turkish Turkish

görüş alanını genişletmek, daha geniş, daha fazla bilgi ve görüş edinmek

ÜFUL, -LÜ : Turkish Turkish

(yıldız için) batma

ÜFUL, -LÜ : Turkish Turkish

ölme

UFUNET, -Tİ : Turkish Turkish

pis koku

UFUNET, -Tİ : Turkish Turkish

irin, °cerahat

UFUNETLENME : Turkish Turkish

ufunetlenmek eylemi

UFUNETLENMEK : Turkish Turkish

(yara) ırinlenmek

UFUNETLİ : Turkish Turkish

ırinli

ÜFÜRME : Turkish Turkish

üfürmek eylemi

ÜFÜRMEK : Turkish Turkish

üflemek

ÜFÜRMEK : Turkish Turkish

üfleyerek bulunduğu yerden uzaklaştırmak

ÜFÜRMEK : Turkish Turkish

esmek

ÜFÜRÜK : Turkish Turkish

üfürülerek verilen soluk

ÜFÜRÜK : Turkish Turkish

üfürükçülerin hastaların üstüne okuyarak üfürdükleri soluk

ÜFÜRÜKÇÜ : Turkish Turkish

okuyup üfleyerek hastalıkları savdığını ileri süren ve böylece bilgisiz kimseleri dolandıran düzenbaz kimse

ÜFÜRÜKÇÜLÜK : Turkish Turkish

üfürükçünün işi

ÜFÜRÜM : Turkish Turkish

kalp kapakçıklarındaki bir bozukluk nedeniyle ortaya çıkan sayrılık

UĞRA : Turkish Turkish

hamur açılırken yapışmaması için serpilen un

UĞRAK : Turkish Turkish

çok uğranılan yer

UĞRAK : Turkish Turkish

yol üstünde durulacak yer

UĞRALAMAK : Turkish Turkish

uğra serpmek

UĞRALI : Turkish Turkish

ol un serpilerek açılmış hamur

UĞRAMA : Turkish Turkish

uğramak eylemi