Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
UĞRATMA : Turkish Turkish

uğratmak eylemi

UĞRATMAK : Turkish Turkish

uğramak eylemini yaptırmak, uğramasına neden olmak

UĞRATMAK : Turkish Turkish

savmak, dışarı atmak, kovmak

UĞRAYIŞ : Turkish Turkish

uğramak eylemi ya da biçimi

UĞRU : Turkish Turkish

hırsız

UĞRULAMAK : Turkish Turkish

hırsızlıkla ele geçirmek, çalmak, aşırmak, °sirkat etmek

UĞRULUK : Turkish Turkish

uğrunun yaptığı iş, °sirkat

ÜĞRÜM : Turkish Turkish

yer'in dönme ekseninin, yaptığı koni devinimi boyunca dalgalanması, °nütasyon

UĞRUN : Turkish Turkish

gizlice

UĞRUN UĞRUN : Turkish Turkish

gizli olarak, gizlice

ÜĞRÜNME : Turkish Turkish

üğrünmek eylemi

ÜĞRÜNMEK : Turkish Turkish

sallanmak, ırgalanmak

ÜĞRÜNMEK : Turkish Turkish

salınmak

UĞULDAMA : Turkish Turkish

uğuldamak eylemi

UĞULDAMAK : Turkish Turkish

sürekli boğuk ve kalın ses çıkarmak

UĞULDAMAK : Turkish Turkish

(beyinde, kulakta) uğultu olmak

UĞULDAYIŞ : Turkish Turkish

uğuldamak eylemi ya da biçimi

UĞULTU : Turkish Turkish

gürültülü, boğuk ve anlaşılmaz ses, uğuldama sesi

UĞULTULU : Turkish Turkish

uğultusu olan, uğultu çıkaran

UĞUNMA : Turkish Turkish

uğunmak eylemi

UĞUNMAK : Turkish Turkish

üyük bir üzüntü ya da acıdan kıvranmak, soluğu tıkanmak, bayılmak

UĞUR : Turkish Turkish

kimi olaylarda görülen ve insana iyilik getirdiğine inanılan belirti ya da kimi nesnelerde var olduğuna inanılan iyilik kaynağı

UĞUR : Turkish Turkish

u nitelikte olduğuna inanılan şey

UĞUR : Turkish Turkish

meymenet, °kadem

UĞUR GETİRMEK : Turkish Turkish

iyilik, şans, talih, bereket getirmek