Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
ÜLKÜSELLİK : Turkish Turkish

ülküsel olma niteliği

ULMA : Turkish Turkish

ulmak eylemi

ULMAK : Turkish Turkish

çürümek, ezilmek, kokmak

ÜLSER : Turkish Turkish

sindirim aygıtında ve özellikle mide ile onikiparmakbağırsağında görülen yara, °karha

ÜLTİMATOM : Turkish Turkish

ir devletin başka bir devlete verdiği ve hiçbir tartışma ya da karşı koymaya yer bırakmaksızın, tanıdığı sürede istemlerinin yerine getirilmesini istediği nota

ÜLTRAMODERN : Turkish Turkish

düşünce, eğilim, biçem için en üst sınırda olan, çok modern olan

ÜLTRASON : Turkish Turkish

ınsan kulağının alamayacağı nitelikte olan yüksek frekanslı ses titreşimi

ÜLTRAVİYOLE : Turkish Turkish

morötesi

ULU : Turkish Turkish

erdemleri bakımından çok büyük, yüce

ULU : Turkish Turkish

(somut şeyler için) çok büyük

ULUFE : Turkish Turkish

osmanlılarda kapıkulu askerlerine, saray ve devlet örgütlerindeki kimi görevlilere üç ayda bir verilen ücret

ULUFECİ : Turkish Turkish

yeniçerilikte bir sınıf süvari askeri

ÜLUHİYET, -Tİ : Turkish Turkish

tanrısallık

ULULAMA : Turkish Turkish

ululamak eylemi

ULULAMAK : Turkish Turkish

ağırlamak

ULULAMAK : Turkish Turkish

ulu tutmak, ulu saymak

ULULAYIŞ : Turkish Turkish

ululamak eylemi ya da biçimi

ULULUK : Turkish Turkish

üyüklük, büyük olma durumu, yücelik, °izzet

ULUM : Turkish Turkish

ilimler, °ilimler

ULUMA : Turkish Turkish

ulumak eylemi

ULUMAK : Turkish Turkish

(köpek kurt, çakal vb.) uzun, iniltili, ağlar gibi bir ses çıkarmak

ULUMAK : Turkish Turkish

(ınsan) ıniltili ses çıkararak boğuk boğuk ağlamak

ULUMI DİNİYE : Turkish Turkish

din bilgisi

ULUORTA : Turkish Turkish

ir şeyin aslını bilmeden, düşünüp tartmadan, çekinmeden, açıktan açığa

ULUS : Turkish Turkish

derebeylik düzeninin yıkılışı ve anamalcı düzenin oluşumu döneminde ortaya çıkan, toprak, ekonomik yaşam, dil, ruhsal yapı ve kültürel özellikler yönünden ortaklık gösteren, tarihsel olarak oluşmuş, en geniş insan topluluğu, °millet