Turkish Turkish
Turkish Turkish
ÜMÜKÜNÜ SIKMAK : Turkish Turkish
oğazına, gırtlağına sarılmak
ÜMÜKÜNÜ SIKMAK : Turkish Turkish
ir kimseyi bir şey için çok sıkıştırmak
UMULMA : Turkish Turkish
umulmak eylemi
UMULMADIK : Turkish Turkish
kendisinden bir şey umulmayan
UMULMAK : Turkish Turkish
ummak eylemi yapılmak ya da ummak eylemine konu olmak
UMUM : Turkish Turkish
tüm, bütün, hep, kamu
UMUM MÜDÜR : Turkish Turkish
genel müdür
UMUMHANE : Turkish Turkish
genelev
UMUMİ : Turkish Turkish
genel
UMUMİ EFKÂR : Turkish Turkish
kamuoyu
UMUMİYET, -Tİ : Turkish Turkish
genellik
UMUMİYETLE : Turkish Turkish
genellikle
UMUNÇ : Turkish Turkish
umulan, beklenen, olması istenen şey
UMUR : Turkish Turkish
aldırış etme, önem verme
UMUR GÖRMEK : Turkish Turkish
önemli görevlerde bulunmuş olmak
UMUR GÖRMEK : Turkish Turkish
çok deneyimi olmak
UMUR GÖRMÜŞ : Turkish Turkish
önemli görevlerde bulunmuş, görgülü, olgun kimse
UMUR GÖRMÜŞ : Turkish Turkish
deneyimi çok olan
UMUR UMUN TEKİ : Turkish Turkish
(ters söyleyişle) bir işe hiç ilgi gösterilmediğini anlatır
UMURSAMA : Turkish Turkish
umursamak eylemi
UMURSAMAK : Turkish Turkish
aldırış etmek, önem vermek
UMURSAMAZ : Turkish Turkish
umursamayan, aldırış etmeyen
UMURSAMAZCA : Turkish Turkish
umursamaz (bir biçimde)
UMURSAMAZLIK : Turkish Turkish
umursamama, aldırış etmeme durumu, aldırmazlık
UMURSANMA : Turkish Turkish
umursanmak eylemi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani