Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BARUT KESİLMEK ( YA DA OLMAK) : Turkish Turkish

çok öfkelenmek

BARUT KOKUSU GELMEK : Turkish Turkish

savaş tehlikesi sezilmek

BARUT, -TU : Turkish Turkish

ateşli silahla bir merminin atılmasına ya da herhangi bir aracın fırlatılmasına yarayan, patlayıcı, katı madde

BARUTAĞACI : Turkish Turkish

avrupa'da dağlarda yetişen, kışın yapraklarını döken dikensiz çalı ya da ağaççık

BARUTÇU : Turkish Turkish

arut yapan kimse

BARUTHANE : Turkish Turkish

arut yapılan ya da saklanan yer

BARUTLA OYNAMAK : Turkish Turkish

tehlikeli işlere girişmek

BARUTLUK : Turkish Turkish

arut saklanan kap ya da yer

BARYUM : Turkish Turkish

atom sayısı 56, yoğunluğu
78 olan, doğada en çok baryum sülfat ve baryum karbonat olarak bulunan, havada çabuk oksitlenen, gümüş renginde, katı ve basit bir element, simgesi ba

BARYUM KARBONAT : Turkish Turkish

karbondioksidin, barit üzerine etkisiyle elde edilen beyaz bir katı madde

BARYUM SÜLFAT : Turkish Turkish

aritin

BARYUMLAMA : Turkish Turkish

fotoğrafçılıkta kağıtları baryum sülfatla kapladıktan sonra üzerine ışığa duyarlı emülsiyon dökme

BAS : Turkish Turkish

ir kol ya da düğmeye basılarak çalışan, oluşturduğu basınçlı suyla helanın yıkanmasını sağlayan aygıt, sifon

BAS : Turkish Turkish

en kalın erkek sesi

BAS : Turkish Turkish

sesi böyle olan sanatçı

BAS : Turkish Turkish

en kalın sesli orkestra çalgısı, °kontrbas

BAŞ : Turkish Turkish

ınsan ve hayvanlarda beyin, göz, kulak, burun, ağız gibi organları kapsayan, vücudun üst ya da önünde bulunan bölüm, °kafa, °ser

BAŞ : Turkish Turkish

ir topluluğu yöneten kimse

BAŞ : Turkish Turkish

aşlangıç

BAŞ : Turkish Turkish

temel

BAŞ : Turkish Turkish

arazide en yüksek nokta

BAŞ : Turkish Turkish

ir şeyin genellikle toparlakça ucu

BAŞ : Turkish Turkish

ir şeyin uçlarından biri

BAŞ : Turkish Turkish

kasaplık hayvanlarda ve kimi yiyeceklerde tane

BAŞ : Turkish Turkish

para ya da altın değiştirirken verilen ya da alınan üstelik, °sarrafiye