Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BAŞ : Turkish Turkish

ir şeyin yakını ya da çevresi

BAŞ : Turkish Turkish

"baş" sözcüğü birçok deyimde "öz varlık" anlamını taşımaktadır

BAŞ : Turkish Turkish

önem ya da yönetim bakımından ileride olan, en önemli, en üstün anlamında bileşik sözcükler yapar

BAŞ : Turkish Turkish

güreşte pehlivanla-rın ayrıldıkları beş derecenin en yükseği

BAŞ : Turkish Turkish

"...başına" adlardan sonra ve nicelik anlatan sözcüklerden önce gelerek üleştirme anlamı verir

BAŞ : Turkish Turkish

deniz teknelerinde ön taraf

BAS ( YA DA BAS GİT) : Turkish Turkish

defol!

BAŞ AĞRISI OLMAK : Turkish Turkish

sıkıntı vermek

BAŞ AĞRITMAK : Turkish Turkish

tedirgin etmek, bıkkınlık vermek, can sıkmak

BAS BAS : Turkish Turkish

"bağırmak" eylemiyle kullanılarak bağırışın yüksek sesle olduğunu anlatır

BAS TUTMAK : Turkish Turkish

ince sesli çalgılara tek perdeden eşlik etmek

BAŞABAŞ : Turkish Turkish

irbiriyle denk, eşit olarak

BAŞABAŞ : Turkish Turkish

ir taşınmazın itibari fiyatı

BAŞAĞAÇ : Turkish Turkish

oyuna dikey yönde kesilmiş olan ve yılhalkaları çember biçiminde görüntü veren ağaç

BAŞAĞIRLIK : Turkish Turkish

ağırsıklet

BAŞAK : Turkish Turkish

arpa, buğday, yulaf gibi ekinlerin taneleri taşıyan kılçıklı başı

BAŞAK : Turkish Turkish

tarlalarda, bağlarda dökülmüş ya da tek tük kalmış olan ürün

BAŞAK : Turkish Turkish

zodyak üzerinde aslan ile terazi burçları arasında bulunan burcun adı. à zodyak

BAŞAK BAĞLAMAK ( YA DA TUTMAK) : Turkish Turkish

arpa, buğday, yulaf gibi ekinlerde başak oluşmak

BAŞAKÇI : Turkish Turkish

tarlalarda, bağlarda dökülmüş ya da kalmış başakları toplayan kimse

BAŞAKÇIK : Turkish Turkish

küçük başak

BAŞAKÇIK : Turkish Turkish

uğdaygillerde başağı oluşturan çiçek topluluğu

BAŞAKLAMAK : Turkish Turkish

tahıl ve meyveleri devşirdikten sonra geriye kalanları toplamak

BAŞAKLANMAK : Turkish Turkish

aşak bağlamak, başak tutmak

BAŞAKLI : Turkish Turkish

aşağı olan (ekin)