Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BAŞAKLI : Turkish Turkish

arka ucu başak biçiminde olan (ok)

BAŞAKTÖR : Turkish Turkish

aşoyuncu

BAŞALTI : Turkish Turkish

yağlı güreşte pehlivanların ayrıldığı beş derecenin ikincisi

BAŞALTI : Turkish Turkish

gemilerde tayfa ve erlerin baş taraftaki koğuşları

BASAMAK : Turkish Turkish

ir yere çıkarken ya da inerken basılan ve art arda gelen, birbirinden belirli aralıklarla yükselen düz yüzeylerden her biri

BASAMAK : Turkish Turkish

derece, aşama, °kerte

BASAMAK : Turkish Turkish

ir amaca ulaşmak için yararlanılan kişi, durum ya da orun

BASAMAK : Turkish Turkish

(aritmetikte) on kuralına göre yazılmış bir sayının, her rakamının bulunduğu sıra, °hane

BASAMAK : Turkish Turkish

(cebirde) bir tam denklemde bulunan bilinmeyenin en yüksek kuvveti

BASAMAK BASAMAK : Turkish Turkish

yavaş yavaş (yükselme)

BASAMAK YAPMAK : Turkish Turkish

ir şeyi ya da kimseyi kendisi için yükselme aracı durumuna getirmek

BASAMAKLI : Turkish Turkish

asamağı olan, basamak basamak olan

BASAMAKSI : Turkish Turkish

asamağa benzeyen, basamak gibi

BAŞARI : Turkish Turkish

aşarmak eylemi ya da başarılan iş, °muvaffakiyet

BAŞARI GÖSTERMEK : Turkish Turkish

aşarmak

BASARIK : Turkish Turkish

dokuma tezgâhlarının ayaklığı

BAŞARILI : Turkish Turkish

aşarı gösteren muvaffakiyetli

BAŞARILI : Turkish Turkish

aşarılmış, üstesinden gelinmiş

BAŞARILI : Turkish Turkish

aşarılı bir biçimde, başarı göstererek

BAŞARILMAK : Turkish Turkish

aşarıyla sona ermek

BAŞARISIZ : Turkish Turkish

aşarı göstermeyen

BAŞARISIZ : Turkish Turkish

aşarılamayan, muvaffakiyetsiz

BAŞARISIZ : Turkish Turkish

aşarı göstermeyerek

BAŞARISIZLIK : Turkish Turkish

aşarısız olma durumu, muvaffakiyetsizlik

BAŞARMAK : Turkish Turkish

ir işi istenilen biçimde bitirmek, muvaffak olmak