Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
UYAROĞLU : Turkish Turkish

herhangi bir konuda sorun çıkarmayan kimse

UYARTI : Turkish Turkish

uyarmak için söylenen söz, °ihtar

UYARTI : Turkish Turkish

uyarı

UYARTI : Turkish Turkish

uyaran

UYARTICI : Turkish Turkish

uyarma özelliği olan

UYDU : Turkish Turkish

ir gezegenin çekiminde bulunarak onun çevresinde dolanan daha küçük gezegen, °peyk

UYDU : Turkish Turkish

türlü amaçlarla yer'den fırlatılan ve genellikle kapalı bir yörünge çizerek yer çevresinde dolanan aygıt: amerika ay'a bir uydu daha fırlattı

UYDU : Turkish Turkish

ir şeye bağımlılığı olan (kimse, devlet vb.)

UYDUCU : Turkish Turkish

ülke olarak bir başka ülkenin denetimine girme yanlısı kimse

UYDUCULUK : Turkish Turkish

ülke olarak bir başka ülkenin denetimine girmeyi isteyen akım

UYDULAŞMA : Turkish Turkish

uydulaşmak eylemi

UYDULAŞMAK : Turkish Turkish

uydu3 durumuna gelmek

UYDULAŞTIRILMA : Turkish Turkish

uydu durumuna getirilme

UYDULAŞTIRILMAK : Turkish Turkish

uydulaşması sağlanmak, uydu durumuna getirilmek

UYDULUK : Turkish Turkish

uydu olma durumu, peyklik

UYDURMA : Turkish Turkish

uydurmak eylemi

UYDURMA : Turkish Turkish

uydurulmuş olan, sahte, asılsız, düzme, °mürettep

UYDURMAK : Turkish Turkish

uymasını sağlamak

UYDURMAK : Turkish Turkish

düş gücünden yararlanarak gerçekdışı bir şey söylemek

UYDURMAK : Turkish Turkish

tkz. elde etmek, sağlamak, bulmak

UYDURMAK : Turkish Turkish

cinsel birleşmede bulunmak, becermek

UYDURMASYON : Turkish Turkish

uydurma, uydurulmuş

UYDURMASYONCU : Turkish Turkish

uydurulmuş şeyler söyleyen

UYDURU : Turkish Turkish

düşsel kişileri, olayları anlatan roman ve öykülere verilen ad

UYDURUK : Turkish Turkish

aslı olmayan, uydurma şey, °sania