Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
BASARNA : Turkish Turkish

ir cismin bir yanını kaldıraçla yükseltme işi

BASARNA : Turkish Turkish

dalyanın kapak yeri

BAŞASİSTAN : Turkish Turkish

en üst derecedeki asistan

BAŞASİSTANLIK : Turkish Turkish

aşasistan olma durumu

BAŞASİSTANLIK : Turkish Turkish

aşasistanın görevi

BAŞAT : Turkish Turkish

enzerleri arasında güç ve önem bakımından başta gelen, baskın, °hâkim, °dominant

BAŞAT KARAKTER : Turkish Turkish

ir melezde her zaman ortaya çıkan karakter

BAŞATLIK : Turkish Turkish

aşat olma durumu, °hâkimiyet

BAŞATLIK YASASI : Turkish Turkish

ırk karışmasında güçlü özyapının sonraki soylarda üstün geldiğini kanıtlayan yasa

BAŞBAKAN : Turkish Turkish

hükümet başkanı; bakanlar kurulunun başı, kabinenin başı, başvekil

BAŞBAKANLIK : Turkish Turkish

aşbakan olma durumu ve başbakanın görevi

BAŞBAKANLIK : Turkish Turkish

aşbakanın orunu

BAŞBAKANLIK : Turkish Turkish

aşbakan ve görevlilerinin çalıştığı daire

BASBARİTON : Turkish Turkish

asın çıkamadığı ince tonlara çıkabilen buna karşın basın indiği kalın ve tok tonlara inemeyen sesi olan sanatçı

BASBAYAĞI : Turkish Turkish

alışılandan, bilinenden hiçbir değişikliği olmayan

BAŞBAYİ : Turkish Turkish

ir malın bir bölgedeki toptan dağıtımını, satışını üstlenen bayi

BAŞBUĞ : Turkish Turkish

eski türklerde baş, başkan, komutan

BAŞBUĞ : Turkish Turkish

osmanlı ımparatorluğunda savaş zamanı başka birliklerden ayrılıp bir araya getirilerek oluşan birliğin ya da milis güçlerinin komutanı

BAŞBUĞ : Turkish Turkish

devlete karşı ayaklananların başı

BAŞÇAVUŞ : Turkish Turkish

astsubay başçavuş

BAŞÇAVUŞ : Turkish Turkish

yeniçeri ocağının çavuşu

BAŞÇI : Turkish Turkish

ışçi başı

BAŞÇI : Turkish Turkish

çiğ ya da pişmiş koyun, kuzu, sığır başı satan kimse

BAŞÇIK : Turkish Turkish

çiçeklerin erkekorganlarında çiçektozunu taşıyan torbacık, °haşefe

BAŞDANIŞMAN : Turkish Turkish

danışmaların başı, başmüşavir