Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VABESTE : Turkish Turkish

ağlı: bu iş paraya vabestedir

VACİP : Turkish Turkish

yapılması gerekli olan

VACİP : Turkish Turkish

müslümanlıkça yapılması gerekli olan

VACİP OLMAK : Turkish Turkish

gerekli olmak

VADE : Turkish Turkish

ir işin yapılması ya da bir borcun ödenmesi için gösterilen süre, °mühlet, °mehil

VADELİ : Turkish Turkish

süresi sınırlanmış

VADELİ HESAP : Turkish Turkish

elirli bir süre için açılmış banka hesabı

VADESİ GELMEK ( YA DA YETMEK) : Turkish Turkish

süresi dolmak, zamanı gelmek

VADESİ GELMEK ( YA DA YETMEK) : Turkish Turkish

ömrü sona ermek, eceli gelmek

VADESİZ : Turkish Turkish

süresi sınırlanmamış

VADESİZ HESAP : Turkish Turkish

süresi belirlenmemiş, paranın istenildiği zaman çekilebilmesinin olanaklı olduğu banka hesabı

VADİ : Turkish Turkish

ıki dağ arasındaki geçit, koyak

VADİ : Turkish Turkish

alan, yol, °tarz

VAFİNA : Turkish Turkish

dölyolu

VAFTİZ : Turkish Turkish

hıristiyan dininde, bir kimseyi ilk günahı silmek ve hıristiyanlaştırmak suya daldırma ya da üzerine su serpme biçiminde yapılan kutsal tören

VAGİNA : Turkish Turkish

vajina, dölyolu

VAGON : Turkish Turkish

yük ve yolcu taşımakta kullanılan, lokomotifin çektiği demiryolu arabası

VAGON RESTORAN : Turkish Turkish

yolculara yemek verilecek biçimde düzenlenmiş vagon

VAGONET, -Tİ : Turkish Turkish

yana ya da arkaya doğru devrilebilen ve kimi toprak düzleme işlerinde kullanılan küçük vagon

VAH : Turkish Turkish

acıma, yakınma anlatır

VAH ETMEK : Turkish Turkish

ir durumdan yakınmak, sızlanmak

VAH VAH : Turkish Turkish

çok yazık

VAHA : Turkish Turkish

çöllerde çoğu kez yüze çıkan yeraltı sularının yarattığı ve önemi suyun niceliğine bağlı olarak değişen tarım ya da yerleşme bölgesi

VAHAMET KESP ETMEK : Turkish Turkish

gittikçe zorlaşmak, tehlikeli ve korkulacak bir durum almak

VAHAMET, -Tİ : Turkish Turkish

güçlük, korkulacak tehlikeli durum