Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VER ELİNİ ŞU ( YA DA BU) YER : Turkish Turkish

ansızın verilen bir kararla yola çıkıldığını anlatır

VERANDA : Turkish Turkish

camlı taraça

VERASET İLAMI : Turkish Turkish

ir kimsenin, bir kalıt bırakanın kalıtçısı olduğunu gösteren ve mahkemeden alınan resmi belge

VERASET, -Tİ : Turkish Turkish

kalıtım, soyaçekim, °irs, °veraset

VERASET, -Tİ : Turkish Turkish

(kalıtta) hak sahibi olma

VERDİ : Turkish Turkish

ir borudan bir saniyede geçen suyun ya da bir iletken telden bir saniyede geçen elektriğin miktarı, sarfiyat

VERDİRME : Turkish Turkish

verdirmek eylemi

VERDİRMEK : Turkish Turkish

vermek eylemini yaptırmak, vermesini sağlamak

VERE : Turkish Turkish

ir kalenin ya da berkitilmiş bir yerin teslimi

VERECEK : Turkish Turkish

irine verilmesi gereken para, borç, "alacak" karşıtı

VERECEKLİ : Turkish Turkish

irine vereceği olan, borçlu, alacaklı karşıtı

VERECEKLİ : Turkish Turkish

irinden parasal ya da iyilik vb. yardımlar görerek borçlanan (kimse), °medyun

VEREM : Turkish Turkish

herhangi bir organa ve en çok akciğerlere yerleşen koch basilinin yol açtığıateşli ve bulaşıcı bir hastalık, °tüberküloz

VEREM : Turkish Turkish

u hastalığa tutulmuş, veremli

VEREMLİ : Turkish Turkish

vereme tutulmuş, °müteverrim

VEREP : Turkish Turkish

ayır

VEREP : Turkish Turkish

verev

VERESE : Turkish Turkish

kalıtçılar, mirasçılar

VERESİYE : Turkish Turkish

karşılığı sonra ödenmek üzere

VERESİYE : Turkish Turkish

özensiz, gönülsüz, önem vermeden

VERESİYE VERMEK : Turkish Turkish

parasını daha sonra almak koşuluyla mal vermek

VERESİYECİ : Turkish Turkish

veresiye iş gören

VERESİYECİLİK : Turkish Turkish

veresiye iş görme

VEREV : Turkish Turkish

ir köşeden karşı köşeye doğru kesilmiş, katlanmış olan

VEREV : Turkish Turkish

u biçimde kesilmiş kumaştan olan