Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VERGİ : Turkish Turkish

kamu hizmetlerine harcanmak için hükümetin, yerel yönetimlerin yasalara göre doğrudan doğruya ya da kimi madde fiyatlarının üstüne koyarak dolaylı yoldan herkesten topladığı para

VERGİ : Turkish Turkish

ir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik; özgü, °mahsus

VERGİ KAÇIRMAK : Turkish Turkish

kazancı oranında vergi ödememek

VERGİCİ : Turkish Turkish

vergi toplayan görevli, vergi alımcısı, alımcı, °tahsildar

VERGİCİLİK : Turkish Turkish

vergi sağlama politikası

VERGİCİLİK : Turkish Turkish

vergi işlevi

VERGİLEME : Turkish Turkish

vergilemek eylemi

VERGİLEMEK : Turkish Turkish

vergi koymak

VERGİLENDİRİLİŞ : Turkish Turkish

vergilendirmek eylemi ya da biçimi

VERGİLENDİRİLME : Turkish Turkish

vergilendirilmek eylemi

VERGİLENDİRİLMEK : Turkish Turkish

vergiye bağlanmak

VERGİLENDİRME : Turkish Turkish

vergilendirmek eylemi

VERGİLENDİRMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi ya da bir şeyi vergiye bağlamak

VERGİLİ : Turkish Turkish

vergisi olan, vergi ödenen

VERGİLİ : Turkish Turkish

eliaçık, cömert

VERGİSİZ : Turkish Turkish

vergisi olmayan, vergi ödenmeyen

VERGİYE BAĞLAMAK : Turkish Turkish

ir kimse ya da şeyden vergi almak

VERGİYE BAĞLAMAK : Turkish Turkish

ir yerden, bir kimseden yasal olmayan yollardan para almak, haraç almak

VERİ : Turkish Turkish

ir araştırmanın, bir tartışmanın, bir uslamlamanın temeli olan ana öğe, °data, °done

VERİ : Turkish Turkish

sanatsal ya da yazınsal bir yapıta temel olan ana ilkeler

VERİ : Turkish Turkish

ir problemde bilinen, belirtilmiş anlatımlardan bilinmeyeni bulmaya yarayan şey

VERİ : Turkish Turkish

ilişimde, olgu, kavram ya da komutların, iletişim, yorum ve işlem için elverişli biçimsel gösterimi

VERİCİ : Turkish Turkish

veren, verme yanlısı

VERİCİ : Turkish Turkish

çıkar gözetmeksizin her türlü yardımı yapan, esirgemeyen

VERİCİ : Turkish Turkish

elektromanyetik dalgalar yardımıyla im, ses ve görüntü iletmeyeyarayan aygıtların genel adı