Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VERİCİ : Turkish Turkish

aşkasına aktarılmak üzere kan, doku ya da organ veren kimse

VERİLE : Turkish Turkish

verilsin!

VERİLE : Turkish Turkish

devlet dairelerinde, ödemenin yapılabilmesi için yetkilinin verdiği yazı

VERİLİŞ : Turkish Turkish

vermek eylemi ya da biçimi

VERİLME : Turkish Turkish

verilmek eylemi

VERİLMEK : Turkish Turkish

vermek eylemine konu olmak

VERİLMİŞ SADAKASI OLMAK : Turkish Turkish

üyük bir tehlike ya da kaza atlatıldığında söylenir

VERİM : Turkish Turkish

çalıştırılan, işletilen, bakılan bir şeyin verdiği sonuç ya da bu sonucunniceliği, °randıman

VERİM : Turkish Turkish

ortaya çıkan, istenilen, beklenilen sonuç, °semere

VERİMKÂR : Turkish Turkish

vermeye yatkın, verme eğiliminde olan, gönüllü (kimse)

VERİMKÂRLIK : Turkish Turkish

verimkâr olma durumu

VERİMLİ : Turkish Turkish

verimi iyi ve bol olan, °randımanlı, °mahsuldar, °mümbit, °müsmir

VERİMLİ : Turkish Turkish

kendisinden beklenen sonucu veren, semereli

VERİMLİ : Turkish Turkish

çok yazan, °velut

VERİMLİLEŞMEK : Turkish Turkish

verimli duruma gelmek

VERİMLİLİK : Turkish Turkish

verimli olma durumu

VERİMLİLİK : Turkish Turkish

doğru işlerin, doğru biçimde yapılması durumu

VERİMSİZ : Turkish Turkish

verimi olmayan ya da az olan, yetersiz, randımansız

VERİMSİZLEŞME : Turkish Turkish

verimsizleşmek eylemi

VERİMSİZLEŞMEK : Turkish Turkish

verimsiz duruma gelmek

VERİMSİZLİK : Turkish Turkish

verimsiz olma durumu

VERİŞ : Turkish Turkish

vermek eylemi ya da biçimi

VERİŞTİRME : Turkish Turkish

veriştirmek eylemi

VERİŞTİRMEK : Turkish Turkish

çok fazla söylemek

VERİŞTİRMEK : Turkish Turkish

ıyice çıkışmak, ağzına geleni söylemek