Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VESTİYER : Turkish Turkish

otel, lokanta gibi birçok kişinin girip çıktığı yerlerde, şapka, palto, pardösü gibi eşyayı bırakmak ve korumak için ayrılmış yer

VESTİYERCİ : Turkish Turkish

vestiyerde çalışan kimse

VESVESE : Turkish Turkish

ışkil, kuruntu, şüphe

VESVESELİ : Turkish Turkish

ışkilli, şüpheci

VETERİNER : Turkish Turkish

hayvan hastalıkları hekimi, baytar

VETERİNERLİK : Turkish Turkish

veteriner olma durumu ya da veterinerin işi

VETİRE : Turkish Turkish

süreç

VETO : Turkish Turkish

ir yetkinin, bir yasanın, bir kararın yürürlüğe girmesine karşı çıkma hakkı

VETO ETMEK : Turkish Turkish

veto hakkını kullanmak

VEYAHUT : Turkish Turkish

yahut

VEZARET, -Tİ : Turkish Turkish

vezirlik

VEZİN, -ZNİ : Turkish Turkish

tartı

VEZİN, -ZNİ : Turkish Turkish

ölçü

VEZİNLİ : Turkish Turkish

tartılı

VEZİNLİ : Turkish Turkish

ölçülü

VEZİNSİZ : Turkish Turkish

tartısız

VEZİNSİZ : Turkish Turkish

ölçüsü olmayan

VEZİR : Turkish Turkish

osmanlılarda devletin bakanlık, valilik gibi yüksek görevlerinde bulunan ve paşa sanını taşıyan kimselere verilen ad

VEZİR : Turkish Turkish

satrançta önemce ikinci gelen taş, °ferz

VEZİRİ AZAM : Turkish Turkish

sadrazam

VEZİRLİK : Turkish Turkish

vezir olma durumu, vezir aşaması, °vezaret

VEZİRPARMAĞI, -NI : Turkish Turkish

parmak biçiminde yapılmış bir tür hamur tatlısı

VEZNE : Turkish Turkish

anka, büro vb. kuruluşlarda para alınıp verilen yer

VEZNE : Turkish Turkish

terazi

VEZNECİ : Turkish Turkish

anka, büro vb. kuruluşlarda para alıp veren görevli, °vezne görevlisi, °veznedar