Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VEZNECİ : Turkish Turkish

terazi yapan ya da satan kimse

VEZNECİLİK : Turkish Turkish

vezne görevlisinin işi

VEZNEDAR : Turkish Turkish

vezneci

VEZNEDARLIK : Turkish Turkish

veznedarın görevi

VEZNEDARLIK : Turkish Turkish

anka, büro vb. kuruluşlarda veznenin bulunduğu yer

VİBRİYON : Turkish Turkish

virgül biçimindeki bakteri

VİCAHEN : Turkish Turkish

yüz yüze, yüzüne karşı, yüzlemece

VİCAHİ : Turkish Turkish

yüz yüze olan ya da yapılan, yüzüne karşı olan, yüzlemece

VİCDAN : Turkish Turkish

kişiyi kendi davranışları hakkında bir yargıda bulunmaya iten, kişinin kendi ahlak değerleri üzerine dolaysız ve kendiliğinden yargılama yapmasını sağlayan güç, duyunç

VİCDAN AZABI : Turkish Turkish

yapılan kötü bir davranış nedeniyle duyulan sıkıntı, pişmanlık

VİCDANEN : Turkish Turkish

vicdan bakımından

VİCDANİ : Turkish Turkish

vicdanla ilgili olan

VİCDANLI : Turkish Turkish

vicdanı olan, insaflı, hak gözetir

VİCDANLIK : Turkish Turkish

vicdanlı olma durumu

VİCDANSIZ : Turkish Turkish

vicdanı olmayan, insafsız, hak gözetmez

VİCDANSIZCA : Turkish Turkish

vicdansız (bir biçimde)

VİCDANSIZLIK : Turkish Turkish

vicdansız olma durumu

VİCDANSIZLIK : Turkish Turkish

vicdansızca davranış

VICIK : Turkish Turkish

sulanarak kıvamı gevşemiş, yumuşamış: vıcık hamur

VICIK VICIK : Turkish Turkish

kıvamı çok gevşemiş, yumuşamış

VICIK VICIK OLMAK : Turkish Turkish

sulanıp, bulaşkan bir durum olmak

VICIK VICIKLIK : Turkish Turkish

gevşeklik, yumuşaklık

VICIK VICIKLIK : Turkish Turkish

ciddilikten, özden yoksun oluş, değersizlik

VICIKLAMAK : Turkish Turkish

sulu ya da yumuşak şeyleri avuç içinde ezmek, vıcık duruma getirmek

VICIRDAMA : Turkish Turkish

vıcırdamak eylemi