Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VİETNAMLI : Turkish Turkish

vietnam'a özgü, vietnam'la ilgili

VİGLA : Turkish Turkish

savaş ve ticaret gemilerinin direklerine ve dalyanlarda dikine gömülmüş gönderler üzerine gözcülerin nöbet tutmaları için yapılmış yer

VİKAYE : Turkish Turkish

koruma, esirgeme, gözetme

VİKAYE ETMEK : Turkish Turkish

esirgemek; korumak

VİKONT, -TU : Turkish Turkish

atı ülkelerinde baron ile kont arasında bir soyluluk sanı

VİKONTES : Turkish Turkish

kadın vikont ya da vikont karısı

VİLADİ : Turkish Turkish

doğuştan (olan)

VİLAYET, -Tİ : Turkish Turkish

ıl

VİLAYET, -Tİ : Turkish Turkish

valilik, valinin çalıştığı yer

VİLLA : Turkish Turkish

yazlıkta ya da kent dışında, bahçeli ve güzel, müstakil ev

VİNÇ : Turkish Turkish

ağır yük kaldırmaya yarayan araç

VINLAMA : Turkish Turkish

vınlamak eylemi

VINLAMAK : Turkish Turkish

dönerken ya da düz bir doğrultuda hızla hareket ederken "vın" diye ses çıkarmak

VİNTER : Turkish Turkish

ağaç çemberler üzerine örülmüş torba biçiminde balık ağı

VIR VIR : Turkish Turkish

usandırıcı, sinirlendirici bir biçimde durmadan konuşmayı anlatır

VIR VIR VIR VIR ETMEK : Turkish Turkish

usandırıcı, bıktırıcı bir biçimde durmadan konuşmak

VİRA : Turkish Turkish

durmadan, aralıksız

VİRA : Turkish Turkish

(.'.) maçuna ve başka makinelerin çevrilmesi için verilen komut

VİRAJ : Turkish Turkish

ir yolun kıvrıldığı yer, dönemeç

VİRAJ ALMAK : Turkish Turkish

virajı dönmek

VİRAJLI : Turkish Turkish

dönemeci ya da dönemeçleri olan, dönemeçli

VİRAJSIZ : Turkish Turkish

dönemeci olmayan, dönemeçsiz

VİRAN : Turkish Turkish

yıkık, °harap

VİRAN OLMAK : Turkish Turkish

viran duruma gelmek, haraplaşmak

VİRANE : Turkish Turkish

yıkılmış ya da çok harap olmuş yapı