Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
VIZILDAYIŞ : Turkish Turkish

vızıldamak eylemi ya da biçimi

VIZILTI : Turkish Turkish

vızıldama sesi

VIZILTI : Turkish Turkish

hafifsesle ve bezdirici biçimde yakınma, sızlanma

VIZIR VIZIR : Turkish Turkish

ara vermeksizin, sürekli, çabuk ve kolaylıkla

VİZİTE : Turkish Turkish

hekimin hastanedeki hastaları dolaşıp yoklaması

VİZİTE : Turkish Turkish

ir muayene için hekime ödenen ücret

VIZLAMA : Turkish Turkish

vızlamak eylemi

VIZLAMAK : Turkish Turkish

vızıldamak: arı vızılıyor

VİZON : Turkish Turkish

sansargillerden, kürkü çok beğenilen bir memeli türü, °mink (mustela vison)

VİZON : Turkish Turkish

u hayvanın kürkünden yapılmış olan

VİZÖR : Turkish Turkish

nişancı, nişan alan düzenek

VİZÖR : Turkish Turkish

(sinema ve fotoğrafcılıkta) alıcıya bağlı ya da alıcıdan ayrı kullanılan değişik odaklı mercek dizgesi

VİZYON : Turkish Turkish

görme

VİZYON : Turkish Turkish

gösterim

VİZYONA GİRMEK : Turkish Turkish

gösterime başlamak

VODVİL : Turkish Turkish

meyhanelerde söylenen neşeli, alaylı, taşlamalı şarkı

VODVİL : Turkish Turkish

hareketli, eğlenceli bir konuya dayanan, şarkılara da yer verilen hafif güldürü

VOKAL : Turkish Turkish

sesle ilgili

VOKAL : Turkish Turkish

ünlü

VOKAL MÜZİK : Turkish Turkish

şarkı, opera, oratoryo gibi insan sesi için yapılmış besteler; ses müziği

VOKALİST : Turkish Turkish

ses sanatçısına eşlik eden şarkıcı

VOLAN : Turkish Turkish

ir devinimi, bir düzeneğe aktaran ya da makinelerde devinimin hızını düzgün tutmaya yarayan tekerlek, düzenteker

VOLAN : Turkish Turkish

kadın giysilerinin etek ucu, kol gibi yerlerine verev kesilmiş kumaştan yapılan süs

VOLE : Turkish Turkish

havadan gelen topa, sıçrayarak ayağın üstü ile vurma

VOLEYBOL, -LÜ : Turkish Turkish

uçantop