Turkish Turkish
YAĞDIRMAK : Turkish Turkish
(yağmur, kar, dolu) yağmasını sağlamak
YAĞDIRMAK : Turkish Turkish
ir şeyi aralıksız ve çok sayıda atmak, indirmek, savurmak, söylemek
YAĞDIRMAK : Turkish Turkish
çok sayıda ortaya koymak, sürmek
YAĞDIRMAK : Turkish Turkish
art arda söylemek, savurmak
YAĞDOKU : Turkish Turkish
vücutta yağ tabakalarını oluşturan doku
YAĞHANE : Turkish Turkish
itkisel ve hayvansal yağ elde edilen yer
YAĞI : Turkish Turkish
düşman, °hasım
YAĞILAŞMA : Turkish Turkish
yağılaşmak eylemi
YAĞILAŞMAK : Turkish Turkish
yağı olarak karşı karşıya gelmek, savaşa tutuşmak
YAĞILIK : Turkish Turkish
düşmanlık, hasımlık, °husumet
YAĞIMSI : Turkish Turkish
yağ gibi, yağa benzer
YAĞIR : Turkish Turkish
sırt, arka, iki kürek arası
YAĞIR : Turkish Turkish
atın omuzları arasındaki yer
YAĞIR : Turkish Turkish
çoğunlukla bu yerde eğer ve semerin açtığı yara
YAĞIŞ : Turkish Turkish
havadaki su buğusunun yoğunlaşma sonunda sıvı ya da katı durumda yere düşmesi
YAĞIŞ : Turkish Turkish
yağan yağmur ya da kar miktarı
YAĞIŞ : Turkish Turkish
yağmur
YAĞIŞ DÜZENİ : Turkish Turkish
yıllık ortalama yağış tutarının, aylara ya da mevsimlere dağılışı
YAĞIŞLI : Turkish Turkish
yağışı olan
YAĞIŞLI : Turkish Turkish
yağışı çokça olan
YAĞIŞÖLÇER : Turkish Turkish
elirli bir zamanda, belirli bir yere düşen yağış miktarını ölçmeye yarayan aygıt, yağmurölçer, °plüviyometre
YAĞIŞSIZ : Turkish Turkish
yağışı olmayan, kurak
YAĞIŞSIZLIK : Turkish Turkish
yağış olmama durumu, kuraklık
YAĞIZ : Turkish Turkish
esmer
YAĞIZ : Turkish Turkish
doru
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani