Multilingual Turkish Dictionary Turkish Turkish

YAĞLI : Turkish Turkish

ol ve kolay kazanç sağlayan

YAĞLI : Turkish Turkish

yağdan kirlenmiş, yağdan lekelenmiş olan

YAĞLI : Turkish Turkish

zengin, paralı

YAĞLI BALLI : Turkish Turkish

araları çok iyi, içlidışlı

YAĞLI BALLI : Turkish Turkish

olmak araları çok iyi olmak, içlidışlı olmak

YAĞLI GÜREŞ : Turkish Turkish

vücudu zeytinyağıyla yağlayarak yapılan bir tür serbest güreş

YAĞLI İP : Turkish Turkish

darağacı

YAĞLI KÂĞIT : Turkish Turkish

yağlı yiyeceklerin yağını dışarıya vermeyen, bu yüzden yiyecekleri sarmakta kullanılan bir tür kâğıt

YAĞLI KAPI : Turkish Turkish

çalıştırdığı kişiye bol para, yiyecek, eşya veren aile, kuruluş vb

YAĞLI KÖMÜR : Turkish Turkish

içinde yüzde
30 uçucu madde bulunan, ısı etkisiyle bu maddeler kaybolduktan sonra kok veren kömür

YAĞLI KUYRUK : Turkish Turkish

kolayca sömürülecek iş ya da kişi; kolayca ve bolca yararlanılabilecek kaynak

YAĞLI MÜŞTERİ : Turkish Turkish

ol paralı, çok alışveriş yapan müşteri

YAĞLIBOYA : Turkish Turkish

oyanın kimi özel sıvılarla karıştırılmasıyla yapılan ve eşyaya renk vermek ya da onu dış etkilerden korumak için sürülen kimyasal madde

YAĞLIBOYA : Turkish Turkish

u boya ile yapılmış (resim)

YAĞLIBOYA : Turkish Turkish

açılın, savulun anlamında uyarma sözü

YAĞLICA : Turkish Turkish

az yağlı, biraz yağlı

YAĞLIK : Turkish Turkish

üyük mendil, çevre

YAĞLIKÇI : Turkish Turkish

havlu, çevre, çamaşır gibi şeyler satan kimse

YAĞLIKÇI : Turkish Turkish

düğünlerde gelinlik tel, duvak gibi şeyleri kira ile veren kimse

YAĞLILIK : Turkish Turkish

yağlı olma durumu

YAĞMA : Turkish Turkish

yağmak eylemi

YAĞMA : Turkish Turkish

irçok kişinin zor kullanarak ele geçirdikleri malı alıp kaçması, çapul, talan

YAĞMA : Turkish Turkish

akıncıların düşman topraklarına yaptıkları baskın, çapul

YAĞMA : Turkish Turkish

askın ya da zor kullanarak elde edilmiş olan

YAĞMA ETMEK ( YA DA EDİLMEK) : Turkish Turkish

irçok kimse, zor kullanarak bir malı alıp kaçmak (ya da mal bu yolla kaçırılmak)