Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YAĞMA ETMEK ( YA DA EDİLMEK) : Turkish Turkish

(savaş sonunda zafer kazanmış asker) canlıları tutsak olarak almak ve malı ele geçirmek

YAĞMA GİTMEK : Turkish Turkish

ir şey çok alıcı bulmak, çok satılmak

YAĞMA HASAN'IN BÖREĞİ : Turkish Turkish

kimsenin korumadığı, sömürülen, yararlanılan kaynak

YAĞMA YOK : Turkish Turkish

öyle şey olmaz, hayır öyle yapamazsın

YAĞMACI : Turkish Turkish

yağma eden (kimse, ordu)

YAĞMACILIK : Turkish Turkish

yağma etme işi

YAĞMAK, -AR : Turkish Turkish

(yağmur, kar, dolu için) gökten düşmek

YAĞMAK, -AR : Turkish Turkish

(toz, mermi vb. için) yüksekten çokça düşmek

YAĞMAK, -AR : Turkish Turkish

üst üste ve çok gelmek

YAĞMALAMA : Turkish Turkish

yağmalamak eylemi

YAĞMALAMAK : Turkish Turkish

yağma etmek

YAĞMALANIŞ : Turkish Turkish

yağmalanmak eylemi ya da biçimi

YAĞMALANMA : Turkish Turkish

yağmalanmak eylemi

YAĞMALANMAK : Turkish Turkish

yağma edilmek

YAĞMUR : Turkish Turkish

havayuvarındaki su buğusunun yoğunlaşmasıyla oluşan ve yeryüzüne düşen yağışın sıvı durumda olanı

YAĞMUR : Turkish Turkish

çok ve sık düşen, gelen şey

YAĞMUR : Turkish Turkish

çokluk, bolluk

YAĞMUR : Turkish Turkish

yağmur gibi yağan

YAĞMUR BOŞANMAK : Turkish Turkish

irdenbire çok yağmur yağmak

YAĞMUR DUASI : Turkish Turkish

kuraklık zamanlarında yağmur yağması için halkın topluca tanrı'ya yakarması

YAĞMUR OLSA KİMSENİN TARLASINA DÜŞMEZ : Turkish Turkish

olanakları olsa da kimseye iyilik etmeyenler için kullanılır

YAĞMUR YAĞARKEN KÜPÜNÜ DOLDURMAK : Turkish Turkish

kazanç fırsatı varken ondan yararlanarak para ya da mal edinmek

YAĞMUR YAĞMAK : Turkish Turkish

yağmur yere düşmek

YAĞMUR YEMEK : Turkish Turkish

yağmurda ıslanmak

YAĞMURCA : Turkish Turkish

dağkeçisi