Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

işık vermesini sağlamak

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

isı etkisiyle bozmak

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

yanıyormuş gibi bir etki yapmak

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

güçlü sevgi uyandırmak, âşık etmek

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

kurutmak, zarar vermek

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

çok sıcak olmak

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

karartmak

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

çok üşütmek

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

acıtmak

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

silahla vurmak

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, °mahvetmek

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

koymak, sürmek

YAKMAK, -AR : Turkish Turkish

(türkü, ağıt vb. için) düzenlemek, bestelemek

YAKŞİ : Turkish Turkish

yahşi

YAKTIRMA : Turkish Turkish

yaktırmak eylemi

YAKTIRMAK : Turkish Turkish

yakmak eylemini yaptırmak: salonun ışıklarını yaktırdı

YAKUT : Turkish Turkish

kuzeydoğu sibirya'da yaşayan bir türk topluluğu ya da bu topluluktan olan kimse

YAKUT : Turkish Turkish

u topluluğa özgü olan, bu toplulukla ilgili

YAKUT, -TU : Turkish Turkish

pembe ya da erguvan tonları ile karışık koyu kırmızı renkte, saydam bir korindon türü olan değerli taş, °rubi

YAKUT, -TU : Turkish Turkish

yakuttan yapılmış ya da yakutla süslenmiş

YAKUTÇA : Turkish Turkish

yakut dili

YAL : Turkish Turkish

köpek ve ineklere yedirilmek için un ve kepekle hazırlanan yiyecek

YALABIK : Turkish Turkish

parlak, parıltılı, ışıltılı

YALABIK : Turkish Turkish

alevin oynayarak parıldaması, parlama, parıltı