Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YALITMA : Turkish Turkish

yalıtmak eylemi, °tecrit, °izolasyon

YALITMAK : Turkish Turkish

elektrik akımının olumsuz etkilerini önlemek için, iletkeni kauçuk, lastik, porselen vb. ile kaplamak, °izole etmek

YALITMAK : Turkish Turkish

elektrik ve ısı akımını engellemek, °tecrit etmek, °izole etmek

YALITMAK : Turkish Turkish

ir şeyi başka şeylerden ayırıp tek başına bırakmak

YALIYAR : Turkish Turkish

yüksek kıyılarda dalga aşındırmasıyla oluşan ve aşınma sürdükçe karanın içine doğru gerileyen yer

YALIZ : Turkish Turkish

(kas için) düz ve parlak

YALKI : Turkish Turkish

ıki tekerlekli öküz arabası

YALKI : Turkish Turkish

yalnız, tek

YALLAH : Turkish Turkish

haydi, yürü, kalk, git

YALLAH ETMEK : Turkish Turkish

atmak, yollamak vb. eylemleri hızla yapmak

YALLIK : Turkish Turkish

ıyi öğütülmemiş un, yal yapılan un

YALMAN : Turkish Turkish

eğik, eğinik, °mail

YALMAN : Turkish Turkish

sarp, dik

YALMAN : Turkish Turkish

kesici ve batıcı araçların kesen ya da batan bölümü

YALNIZ : Turkish Turkish

yanında başkaları bulunmayan

YALNIZ : Turkish Turkish

yanında başkaları olmayarak

YALNIZ : Turkish Turkish

(.'.) salt, sadece

YALNIZ : Turkish Turkish

ama, şu kadar ki, ancak, fakat

YALNIZ : Turkish Turkish

toplumsal ilişkilerden yoksun ya da yoksun bırakılan kişi

YALNIZ BAŞINA : Turkish Turkish

kendi kendine, bir kendisi, tek başına

YALNIZ BIRAKMAK : Turkish Turkish

tek başına bırakmak

YALNIZCA : Turkish Turkish

yalnız olarak

YALNIZCA : Turkish Turkish

elli durum, koşul ya da işin dışına çıkmaksızın, ancak, salt, sadece

YALNIZCI : Turkish Turkish

yalnızcılık siyasasını izleyen (devlet), °infiratçı

YALNIZCILIK : Turkish Turkish

uluslararası konulara ve anlaşmazlıklara katılmama siyasası, °infiratçılık