Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YARMALAMA : Turkish Turkish

yarmalamak eylemi

YARMALAMAK : Turkish Turkish

uzunlamasına ikiye bölmek

YARMALIK : Turkish Turkish

yarma yapmak için ayrılmış buğday vb

YARPUZ : Turkish Turkish

allıbabagillerden, çiçekleri birbirinden ayrı halka durumunda, nane türünden, güzel kokulu bir bitki (mentha pulegium)

YÂRÜ AĞYAR : Turkish Turkish

dost düşman, herkes

YAS : Turkish Turkish

ölüm ya da bir felaketten doğan acı ve bu acıyı belirten davranışlar, °matem

YAŞ : Turkish Turkish

doğuştan beri geçen ve yıl birimi ile ölçülen zaman, °sin (ii)

YAŞ : Turkish Turkish

yaşamın çeşitli evrelerinden her biri, çağ

YAŞ : Turkish Turkish

ir kurum. bir kuruluş, düzen vb.'nin kurulduğundan bu yana geçen zaman

YAŞ : Turkish Turkish

ir gökcisminin oluşmaya başladığı günden bugüne dek geçirdiği zaman süresi

YAŞ : Turkish Turkish

nemli, ıslak

YAŞ : Turkish Turkish

kendi suyunu, canlılığını yitirmemiş, kurumamış, kurutulmamış, taze

YAŞ : Turkish Turkish

ağlandığında gözlerden akan berrak sıvı, gözyaşı

YAŞ : Turkish Turkish

kötü, korkulu, zor

YAŞ AKITMAK ( YA DA DÖKMEK) : Turkish Turkish

ağlamak

YAŞ BAŞ : Turkish Turkish

yaşamı boyunca kazanılan deneyimlerin ve görgünün tümü

YAŞ GÜNÜ : Turkish Turkish

irinin doğduğu günün yıldönümü

YAŞ HADDİ : Turkish Turkish

ir görevlinin görevinde kalmasına yasanın izin verdiği en ileri yaş

YAŞ İLERLEMEK : Turkish Turkish

yaşlanmak, ihtiyarlamak

YAŞ TAHTAYA ( YA DA YERE) BASMAK : Turkish Turkish

ir işte uyanık davranmamak yüzünden aldanmak

YAS TUTMAK : Turkish Turkish

çok üzülmek, yasa bürünmek, matem tutmak

YAS TUTMAK : Turkish Turkish

duyulan acı ve üzüntüyü kimi davranışlarla belli etmek

YAŞ YETMİŞ İŞBİTMİŞ : Turkish Turkish

çok ihtiyar kimseler için kullanılır

YASA : Turkish Turkish

olayların gidişinde olağandışına yer vermeyen, değişmezlik ve zorunluluk gösteren kural

YASA : Turkish Turkish

devletin yasama gücü tarafından konulan, herkesin uyması zorunlu olan yaptırıma bağlı kuralların her biri, °kanun