Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YASAKLANMAK : Turkish Turkish

yasak edilmek; yapılmaması buyrulmak ya da istenmek, engellenmek, önlenmek, men edilmek

YASAKLAYICI : Turkish Turkish

yasaklama, önleme niteliği olan, engelleyici

YASAKLAYIŞ : Turkish Turkish

yasaklamak eylemi ya da biçimi

YASAKLI : Turkish Turkish

herhangi bir şeyi yapması kendisine yasak edilmiş olan (kimse)

YASAKLIK : Turkish Turkish

yasak olma durumu

YASAKLILIK : Turkish Turkish

yasaklı olma durumu

YASAL : Turkish Turkish

yasalara uygun, °kanuni, °legal

YASALAŞMA : Turkish Turkish

yasalaşmak eylemi, °kanunlaşma

YASALAŞMAK : Turkish Turkish

yasama meclislerince onaylanarak yürürlüğe girmek, yasa durumuna gelmek, °kanunlaşmak

YASALAŞTIRILMA : Turkish Turkish

yasalaştırılmak eylemi

YASALAŞTIRILMAK : Turkish Turkish

yasa durumuna getirilmek, °kanunlaştırılmak

YASALAŞTIRMA : Turkish Turkish

yasalaştırmak eylemi, °kanunlaştırma

YASALAŞTIRMAK : Turkish Turkish

yasa durumuna getirmek, yasaya bağlamak, °kanunlaştırmak

YASALI : Turkish Turkish

yasaya uygun ya da yasanın buyurduğu, °kanuni

YASALILIK : Turkish Turkish

yasası, kuralı olma durumu

YASALLAŞMA : Turkish Turkish

yasallaşmak eylemi

YASALLAŞMAK : Turkish Turkish

yasaya uygun duruma gelmek

YASALLAŞTIRILMA : Turkish Turkish

yasal duruma getirilme

YASALLAŞTIRILMAK : Turkish Turkish

yasal duruma getirilmek

YASALLAŞTIRMA : Turkish Turkish

yasallaştırmak eylemi

YASALLAŞTIRMAK : Turkish Turkish

yasal bir duruma gelmesini sağlamak

YASALLIK : Turkish Turkish

yasal olma durumu, yasaya uygunluk, meşruluk

YAŞAM : Turkish Turkish

canlılarda, doğumdan ölüme kadar etkinliği sağlayan olgular bütünü, dirim,°hayat

YAŞAM : Turkish Turkish

doğumdan ölüme kadar geçen süre, °ömür

YAŞAM BOYU : Turkish Turkish

yaşanan süreç