Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YAŞATMA : Turkish Turkish

yaşatmak eylemi

YAŞATMAK : Turkish Turkish

yaşamasını sağlamak ya da yaşamasına olanak vermek

YAŞATMAK : Turkish Turkish

daha iyi ve zengin bir yaşam sürmesini sağlamak

YAŞATMAK : Turkish Turkish

keyiflendirmek, mutlu etmek

YAŞATMAK : Turkish Turkish

sürdürmek, devam ettirmek

YAŞATMAK : Turkish Turkish

canlandırmak

YAŞATMAMAK : Turkish Turkish

herhangi bir yerde barınmasına olanak vermemek

YAŞAYIŞ : Turkish Turkish

yaşamak eylemi ya da biçimi

YAŞDÖNÜMÜ, -NÜ : Turkish Turkish

kadınlarda doğurma yeteneğinin sona ermesi, °menapoz

YAŞDÖNÜMÜ, -NÜ : Turkish Turkish

erkeklerde, erbezlerinin salgıladıkları hormon miktarının giderek azalması sonucu erkeğin cinsel gücünün azalması, °andropoz

YASEMİN : Turkish Turkish

zeytingillerden, beyaz, kırmızı ya da sarı renkli çiçekleri güzel kokulu olan bir ağaççık (jasminum)

YAŞI BENZEMESİN : Turkish Turkish

erken ölmüş birine herhangi bir yönden benzetilen bir kimse için "aynı yaşta ölmesin" anlamında söylenir

YAŞI NE, BAŞI NE? : Turkish Turkish

konuşulan iş için genç bir kimsenin yaşının ve görgüsünün elverişli olmadığını anlatır

YAŞI YERDE ( YA DA TOPRAKTA) SAYILASI : Turkish Turkish

"ölsün" anlamında bir ilenme

YASİN : Turkish Turkish

kuran surelerinden biri

YAŞIN YAŞIN : Turkish Turkish

gizli gizli, için için, gizli sakin olarak

YAŞINDA : Turkish Turkish

ir yaşında

YAŞINI ALMAK ( YA DA YAŞINI BAŞINI ALMAK) : Turkish Turkish

yaşı ilerlemiş olmak

YAŞINI İÇİNE AKITMAK : Turkish Turkish

duyduğu acıyı, üzüntüyü sezdirmemek

YAŞIT : Turkish Turkish

yaşları birbirine eşit olan; aynı yaşta olan (kimselerden her biri), °akran

YAŞITLIK : Turkish Turkish

yaşıt olma durumu

YASLAÇ : Turkish Turkish

yastağaç

YASLAMA : Turkish Turkish

yaslamak eylemi

YASLAMAK : Turkish Turkish

dayamak

YAŞLANDIRMA : Turkish Turkish

yaşlandırmak eylemi