Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YEDEK ( YA DA YEDEKTE) ÇEKMEK : Turkish Turkish

akıntılı suda kayığı karadan iple çekmek

YEDEK AKÇA : Turkish Turkish

ilerde doğacak gereksinme ve zararları karşılamak için kârdan ayrılan para, °ihtiyat akçası

YEDEK BESİNLER : Turkish Turkish

organizmanın sindirdikten sonra kullanmayıp depo ettiği karbonhidrat, yağ, protein gibi maddeler

YEDEK OYUNCU : Turkish Turkish

oyunculardan birinin herhangi bir nedenle takımdan çıkması ya da çıkarılması gerektiğinde onun yerine oynayacak oyuncu

YEDEK PARÇA : Turkish Turkish

ir makinenin bozulan bölümünü değiştirmeye yarayan parça

YEDEK SUBAY : Turkish Turkish

askerliği meslek olarak seçmediği halde, yurt ödevi için yasalara göre belli bir süre orduda subay olarak çalışan kimse

YEDEKÇİ : Turkish Turkish

hayvanı yedeğe alan kimse

YEDEKÇİ : Turkish Turkish

ir aracı yedeğinde götüren kimse

YEDEKÇİ : Turkish Turkish

akıntıya karşı kayığı iple karaya çeken kimse, kolancı

YEDEKÇİ : Turkish Turkish

türkü söyleyene eşlik eden kimse

YEDEKE ALMAK : Turkish Turkish

ağlayarak ardından çekip götürmek

YEDEKLEME : Turkish Turkish

yedeklemek eylemi

YEDEKLEMEK : Turkish Turkish

ir şeyin yedeğini sağlamak

YEDEKLEMEK : Turkish Turkish

yedekte çekmek, yedeğe almak

YEDEKLİ : Turkish Turkish

halk yazınında yedeklerle yazılan koşuk

YEDİ : Turkish Turkish

altıdan sonra gelen sayının adı ve bu sayıyı gösteren rakam, 7, vii

YEDİ : Turkish Turkish

altıdan bir artık

YEDİ CANLI : Turkish Turkish

ölüm nedeni olabilecek birçok olaylardan sağ çıkan kimse

YEDİ DÜVEL : Turkish Turkish

ütün devletler

YEDİ DÜVEL : Turkish Turkish

herkes, bütün dünya

YEDİ İKLİM DÖRT BUCAK : Turkish Turkish

her yerde

YEDİ KAT EL : Turkish Turkish

yabancı

YEDİ KUBBELİ HAMAM KURMAK : Turkish Turkish

üyük hayaller peşinde koşmak

YEDİ MAHALLE : Turkish Turkish

herkes, bütün çevre

YEDİCİ : Turkish Turkish

gözü görmeyen bir kimseyi elinden tutup gezdiren kimse