Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YEDİRMEK : Turkish Turkish

ir fazlalığı herhangi bir biçimde kullanmak

YEDİRMEK : Turkish Turkish

(nefis, namus, şan, kibir gibi kavramlarla olumsuz olarak) yakıştırmak,yaraştırmak

YEDİRMEK : Turkish Turkish

ir kimseye rüşvet vermek

YEDİŞER : Turkish Turkish

yedi sayısının üleştirme biçimi, her birine yedi, her kezinde yedisi bir arada olan

YEDİVEREN : Turkish Turkish

yılda birkaç kez meyve veren ya da çiçek açan (asma, gül vb.)

YEDİZ : Turkish Turkish

ir doğumda dünyaya gelen yedi (kardeş)

YEDME : Turkish Turkish

yedmek eylemi

YEDMEK, -ER : Turkish Turkish

çekerek peşinden götürmek, yedeğinde götürmek

YEDMEK, -ER : Turkish Turkish

yanında, beraberinde götürmek

YEĞ : Turkish Turkish

daha iyi, daha üstün, daha uygun, °müreccah

YEĞ TUTMAK : Turkish Turkish

ir şeyi diğerlerinden daha üstün ve uygun görüp ona yönelmek, yeğlemek, °tercih etmek

YEGÂH : Turkish Turkish

türk müziğinde kalın re notasının karşılığı sayılan makam

YEGÂN : Turkish Turkish

irler, tekler

YEGÂN YEGÂN : Turkish Turkish

irer birer, tek tek, ayrı ayrı

YEGÂNE : Turkish Turkish

iricik, tek: bu ağaç bahçenin yeğane süsüdür

YEĞEN : Turkish Turkish

irine göre kardeşinin çocuğu

YEĞEN : Turkish Turkish

irine göre amca, hala, dayı ya da teyzenin çocuğu

YEĞENİM! : Turkish Turkish

ir seslenme sözü

YEĞİN : Turkish Turkish

zorlu, katı, şiddetli

YEĞİN : Turkish Turkish

askın, üstün

YEĞİNLEŞME : Turkish Turkish

yeğinleşmek eylemi

YEĞİNLEŞMEK : Turkish Turkish

güç duruma gelmek, °şiddetlenmek

YEĞİNLEŞMEK : Turkish Turkish

üstün duruma gelmek

YEĞİNLİK : Turkish Turkish

yeğin olma durumu

YEĞİNLİK : Turkish Turkish

ir etkinliğin ya da bir gücün derecesi, °şiddet