Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YELME : Turkish Turkish

yelmek eylemi

YELMEK : Turkish Turkish

aceleyle, telaşla koşmak

YELÖLÇER : Turkish Turkish

yelin ya da gaz durumundaki akışkanların akış hızını ölçmeye yarayan aygıt, °anemometre

YELPAZE : Turkish Turkish

sallandığında küçük bir hava akımı yapan ve özellikle yüzü serinletmeye yarayan, küçük, katlanabilir, taşınabilir araç

YELPAZE : Turkish Turkish

u biçimde olan

YELPAZELEME : Turkish Turkish

yelpazelemek eylemi

YELPAZELEMEK : Turkish Turkish

yelpaze ile yel yapmak

YELPAZELENME : Turkish Turkish

yelpazelenmek eylemi

YELPAZELENMEK : Turkish Turkish

(kendini) yelpaze ile serinletmek

YELPAZEMSİ : Turkish Turkish

yelpazeye benzeyen

YELPİK : Turkish Turkish

algamlı öksürükle ortaya çıkan süreğen göğüs hastalığı, nefes darlığı

YELPİKLİ : Turkish Turkish

nefes darlığı çeken, öksürüklü

YELTEK : Turkish Turkish

ısteğinde kararlı olmayan ya da konudan konuya geçiveren, °hercai

YELTEKLİK : Turkish Turkish

yeltek olma durumu

YELTENİŞ : Turkish Turkish

yeltenmek eylemi ya da biçimi

YELTENME : Turkish Turkish

yeltenmek eylemi

YELTENMEK : Turkish Turkish

yapamayacağı bir işe girişmek, özenmek, °heves etmek, °meyletmek

YELVE : Turkish Turkish

florya

YELYUTAN : Turkish Turkish

atlarda hava yutmanın yol açtığı bir hastalık

YEM : Turkish Turkish

hayvan yiyeceği

YEM : Turkish Turkish

kuş ve balık tutmak için tuzağa bırakılan ya da oltaya takılan yiyecek ya da yiyecek görüntüsündeki nesne

YEM : Turkish Turkish

irini aldatabilmek için hazırlanmış düzen; kullanılan kimse ya da şey

YEM : Turkish Turkish

ağızotu

YEM BORUSU : Turkish Turkish

askerlikte hayvanlara yem verme saatinin geldiğini bildirmek için çalınan boru

YEM BORUSU : Turkish Turkish

oyalayıcı, aldatıcı söz