Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YEM DÖKMEK ( YA DA KOYMAK) : Turkish Turkish

avlanılacak hayvanları bir yere çekmek için yiyecek dökmek

YEM DÖKMEK ( YA DA KOYMAK) : Turkish Turkish

aldatabilmek için inanç verici davranışta bulunmak

YEM İSTEMEZ, SU İSTEMEZ : Turkish Turkish

elde tutulması hiçbir külfete mal olmayan

YEM KESMEK : Turkish Turkish

(hayvan yem, saman yemek

YEM KESTİRMEK : Turkish Turkish

yolda durup hayvanlara yem yedirmek

YEM OLMAK : Turkish Turkish

herhangi bir hayvan tarafından yenilmek

YEM OLMAK : Turkish Turkish

irinin tuzağına düşmek

YEME : Turkish Turkish

yemek eylemi

YEME : Turkish Turkish

yiyecek

YEME : Turkish Turkish

tat, lezzet

YEME DE YANINDA YAT! : Turkish Turkish

çok lezzetli ya da çok hoş

YEME İÇME : Turkish Turkish

türlü içecek ve besinlerle beslenme

YEMEDEN İÇMEDEN : Turkish Turkish

(kötü davranışlar için) vakit geçirmeden, hemen

YEMEDEN İÇMEDEN KESİLMEK : Turkish Turkish

ir üzüntü ya da heyecan nedeniyle yiyemez, içemez duruma gelmek, iştahı kesilmek

YEMEK : Turkish Turkish

yemek yeme, karın doyurma eylemi

YEMEK : Turkish Turkish

yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, °taam

YEMEK : Turkish Turkish

günün belli saatlerinde yenilen besin

YEMEK : Turkish Turkish

çağrılıları ya da konukları yemekle ağırlama

YEMEK : Turkish Turkish

ağızda çiğneyerek yutmak

YEMEK : Turkish Turkish

aşındırmak, kemirmek, oymak, delmek

YEMEK : Turkish Turkish

isırmak

YEMEK : Turkish Turkish

atmak, çizmek; kaşındırmak, dalamak

YEMEK : Turkish Turkish

(hoşa gitmeyen kötü bir duruma) uğramak, tutulmak

YEMEK : Turkish Turkish

hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmek

YEMEK : Turkish Turkish

harcamak, tüketmek, bitirmek