Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YEMEK : Turkish Turkish

yasal yoldan cezalandırılmak

YEMEK : Turkish Turkish

gücünü kırmak, perişan etmek, °mahvetmek

YEMEK : Turkish Turkish

irine alacağını vermemek, ödememek

YEMEK : Turkish Turkish

iri kendisi için başkasına para harcatmak

YEMEK : Turkish Turkish

harcanmak, kullanılmak, sarf edilmek

YEMEK : Turkish Turkish

sürekli üzmek, tedirgin etmek

YEMEK BORUSU : Turkish Turkish

askerlikte yemeğin çıktığını bildirmek için çalınan boru

YEMEK BORUSU : Turkish Turkish

esinleri ağızdan mideye ulaştıran kasla çevrili zarsı kanal

YEMEK ÇIKARMAK : Turkish Turkish

ağırlamak için yemek sunmak

YEMEK KAŞIĞI : Turkish Turkish

yemek yerken kullanılan kaşık

YEMEK ODASI ( YA DA SALONU) : Turkish Turkish

yemek yenilen oda (salon), °salamanje

YEMEK SEÇMEK : Turkish Turkish

kimi yemekleri sevmemek

YEMEK VERMEK : Turkish Turkish

konukları yemeğe çağırmak

YEMEK YEMEK : Turkish Turkish

karın doyurmak

YEMEKHANE : Turkish Turkish

okul, fabrika gibi kuruluşlarda yemek yenilen büyük salon

YEMEKLİ : Turkish Turkish

yemek de yenilen

YEMEKLİ : Turkish Turkish

yemek de verilen

YEMEKLİ VAGON : Turkish Turkish

trenlerde yolculara yemek servisi yapılan vagon

YEMEKLİK : Turkish Turkish

yemek yapmakta kullanılan

YEMEKLİK : Turkish Turkish

yemek için ayrılan

YEMEKLİK : Turkish Turkish

yiyecek şey, yiyecek maddesi

YEMEKSİZ : Turkish Turkish

yemeği olmayan, yemek verilmeyen

YEMEN ELLERİNDE VEYSEL KARANİ : Turkish Turkish

uzak yerlerde uzun bir süre dolaşmak zorunda kalanlar için söylenir

YEMENİ : Turkish Turkish

kalıpla basılıp elle boyanan, kadınların başlarına bağladıkları tülbent

YEMENİ : Turkish Turkish

ir tür hafif ve kaba ayakkabı