Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YEMLEME : Turkish Turkish

ir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranma, uydurma yarar vaadinde bulunma

YEMLEME : Turkish Turkish

ağızotu

YEMLEMEK : Turkish Turkish

hayvana yem vermek, beslemek

YEMLEMEK : Turkish Turkish

ir kimseyi elde edecek, kandıracak biçimde davranmak

YEMLEMEK : Turkish Turkish

toplara ağızotu koymak

YEMLENME : Turkish Turkish

yemlenmek eylemi

YEMLENMEK : Turkish Turkish

yemlemek eylemi yapılmak

YEMLENMEK : Turkish Turkish

para harcamadan bir başkasından geçinmek

YEMLİK : Turkish Turkish

hayvanlara yem verilen yer ya da kap

YEMLİK : Turkish Turkish

üşvet, arpalık

YEMLİK : Turkish Turkish

karşılıksız geçim sağlanan yer ya da kimse

YEMLİK : Turkish Turkish

kumarda kandırılıp parası alınan kimse

YEMLİK : Turkish Turkish

yem için ayrılan

YEMLİKLİ : Turkish Turkish

yemliği olan

YEMLİKSİZ : Turkish Turkish

yemliği olmayan

YEMYEŞİL : Turkish Turkish

her yanı yeşil, çok yeşil

YEN : Turkish Turkish

giysi kolunun ağız tarafı

YEN : Turkish Turkish

yılanyastığıgiller, muzgiller gibi kimi bitki familyalarında, çiçeklerin üzerinde bir örtü gibi duran ve çoğu renkli olan bir çiçek yaprağı

YEN : Turkish Turkish

japon para birimi

YENENE İÇİLENE BAKILMAMAK : Turkish Turkish

(bir şey) gidere önem verilmeden bol bol harcanmak

YENGE : Turkish Turkish

ir kimsenin kardeşinin, dayısının ya da amcasının karısı

YENGE : Turkish Turkish

ir erkeğin kendi karısından söz ederken kullandığı ad

YENGE : Turkish Turkish

(kadınlar için) bir seslenme sözü

YENGE : Turkish Turkish

düğünde geline kılavuzluk eden kadın

YENGEÇ : Turkish Turkish

eklembacaklılardan, birinci ayak çifti iki kıskaç olarak gelişmiş, eti için avlanan, suda yaşayan bir böcek