Multilingual Turkish Dictionary

Turkish Turkish

Turkish Turkish
YERİNDEN FIRLAMAK : Turkish Turkish

(oturulan yerden) hızla kalkmak

YERİNDEN OYNAMAK : Turkish Turkish

yerinden ayrılmak

YERİNDEN OYNAMAK : Turkish Turkish

coşkulu, gürültülü, karışık bir zaman yaşamak

YERİNDEN OYNATMAK : Turkish Turkish

aşka yere kaldırmak; yerini değiştirmek

YERİNDEN YÖNETİM : Turkish Turkish

merkezi yönetimin kimi hak ve yetkilerinin bölgesel yönetimlerce kullanılması, yerel yönetim, °ademi merkeziyet

YERİNE : Turkish Turkish

ir şeyin ya da bir kimsenin yerini almak üzere

YERİNE : Turkish Turkish

aşkasının adına

YERİNE GEÇMEK : Turkish Turkish

görevden ayrılan birinin yerini almak

YERİNE GEÇMEK : Turkish Turkish

ulunmayan bir nesnenin yerine kullanılabilmek

YERİNE GELMEK : Turkish Turkish

olmak

YERİNE GELMEK : Turkish Turkish

eski durumuna dönmek

YERİNE GETİRMEK : Turkish Turkish

gerekeni yapmak

YERİNE GETİRMEK : Turkish Turkish

eski durumuna döndürmek

YERİNE KOYMAK : Turkish Turkish

gibi görmek, saymak

YERİNE KOYMAK : Turkish Turkish

yitirilen, elden çıkan bir şeyin, benzerini ya da eşini sağlamak

YERİNE OTURMAK : Turkish Turkish

iyi yerleşmek

YERİNE OTURMAK : Turkish Turkish

ir durum, bir düşünce vb. benimsenmek, yaygın duruma gelmek, yerleşmek

YERİNİ ALMAK : Turkish Turkish

yerine geçmek

YERİNİ BEĞENMEK : Turkish Turkish

(bitki için) yeri gelişmesine çok uygun olmak

YERİNİ BULMAK : Turkish Turkish

yerine gelmek

YERİNİ BULMAK : Turkish Turkish

kendine yakışan orunu, durumu bulmak

YERİNİ DOLDURMAK : Turkish Turkish

görevini başarı ile yapar olmak

YERİNİ DOLDURMAK : Turkish Turkish

görevinden ayrılan birinin yerine gelen kişi, önceki görevli kadar başarılı olmak

YERİNİ ISITMAK : Turkish Turkish

ir yerde uzun süre kalmak

YERİNİ YAPMAK : Turkish Turkish

ir şey elde etmek amacıyla girişimde bulunmak