Turkish Turkish
YERLEŞMEK : Turkish Turkish
yer bulup oturmak
YERLEŞMEK : Turkish Turkish
çalışmak için bir yere girmek
YERLEŞMEK : Turkish Turkish
ir yerde oturmaya, yaşamaya başlamak
YERLEŞMEK : Turkish Turkish
eşyayı yerli yerine koymak
YERLEŞMEK : Turkish Turkish
ahat bir biçimde oturmak
YERLEŞMEK : Turkish Turkish
yaygın duruma gelmek, tutunmak
YERLEŞMEK : Turkish Turkish
alışılmak, kullanılır olmak
YERLEŞTİRİLİŞ : Turkish Turkish
yerleştirilmek eylemi ya da biçimi
YERLEŞTİRİLME : Turkish Turkish
yerleştirilmek eylemi
YERLEŞTİRİLMEK : Turkish Turkish
yerleştirmek eylemine konu olmak: eşyalar salona yerleştirildi
YERLEŞTİRİŞ : Turkish Turkish
yerleştirmek eylemi ya da biçimi
YERLEŞTİRME : Turkish Turkish
yerleştirmek eylemi
YERLEŞTİRME : Turkish Turkish
yurtlandırma, °iskân
YERLEŞTİRMEK : Turkish Turkish
yerleşmesini sağlamak; yerine koymak
YERLEŞTİRMEK : Turkish Turkish
(tokat, şamar için) vurmak
YERLEŞTİRMEK : Turkish Turkish
(söz, yanıt için) tam sırasında söylemek
YERLİ : Turkish Turkish
taşınamayan, başka yere götürülemeyen
YERLİ : Turkish Turkish
elli bir bölgede yetişen
YERLİ : Turkish Turkish
yurt içinde yapılan ya da bir yurdun kendine özgü niteliklerini taşıyan
YERLİ : Turkish Turkish
oturduğu bölgede doğup büyüyen, ataları da orada yaşamış olan(kimse)
YERLİ YERİNDE : Turkish Turkish
ulunduğu ya da uygun yerde
YERLİ YERİNE : Turkish Turkish
kendine ait olan yere
YERLİ YERSİZ : Turkish Turkish
uygun zamanı olup olmadığı düşünülmeden
YERLİ YERSİZ : Turkish Turkish
saçma sapan, uluorta
YERLİLEŞME : Turkish Turkish
yerlileşmek eylemi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani